25 Mart 2009 Çarşamba

3 KATLI MANGO


Erkek insanı hepinizin bildiği üzere alışverişi pek sevmeyen bir yaratıkdır,kendisine olan alışveriş olsun,bir başkasına eşlik edilen fark etmeksizin bu ritüelden hazzetmez,yapılan alışverişlerin şip-şak tadında mağaza,mağaza dolaşılmadan halledilmesini tercih eder.En azından ben bir erkek olarak öyleyim ve çevremdeki istisnai durumlar dışında gözlemlediğim erkek profili de bu şekilde.Neyse efendim bir erkek için sadece 2 spor ayakkabı,bir kaç parça t-shirt ve gene 4 adet kot pantolon kafidir ve bu yüzden pek fazla alışverişe çıkan yaratıklar değiliz ama zavallım dişi milletinde pantolonlar,o pantolona uygun ayakkabılar,elbiseler,abiyeler(abiye ne lan),bluzlar,etekler,taytlar,falar filanlar,nokta nokta noktalar!Aslında daha yazacak bir sürü çeşit daha var ama(aksesuarları saymadım bile) yazarken benim canım sıkıldı,siz birde kızların durumunu düşünün!İşte kızların aslında bir erkeğe göre oldukça meşakatli olan ama kendilerinin zevkten dört köşe bir şekilde gerçekleştirdiği alışveriş eyleminde ki en büyük destekçileri Zara ve Mango'dur.Sanırsam uygun fiyatları ve model çeşitliliği kızların yoğun ilgisinin sebebi ama bir yandanda kız arkadaşı olan erkeklerin yoğun nefretinin sebebi.Zaten alışverişi sevmeyen bünyeler bir Hülya'nın "Aşkitooom"uyla,bir Nesrin'in "Ama bebişiiim"le, ya da ne bileyim bir Döndü'nün "İstiyorum,istiyorum,istiyorum,o bluza bakmak istiyoruuum şeklinde ki şımarık kız ayaklarına yatıp,dudaklarını büzüştürerek seksapalitesinin %110'unu kullanmasıyla yalan olur,en anti-alışverişist Nejdet'ler bile birden kendilerini alışveriş dünyasının puslu yollarında bulurlar...


Dedim ya bu alışverişin meşakatli düzeninde kız insanın en büyük destekçilerinden birisi Mango ve ben geçen hafta, eğer son zamanlarda yolunuz İstiklal Caddesine düştü ise gözünüzden kaçması imkansız olan bu destekçilerin Türkiye sınırları içersinde ki en büyüğü olan 3 Katlı Mango mağazasındaydım.Çok sevgili bir dostumun doğumgünün kutlama amacıyla gittiğimiz İstiklal'de arkadaşımın ablası Mango'ya göz atmak isteyince ben,arkadaşın ablası,the arkadaş ve bir diğer değerli dostla birlikte mağazaya girdik.Geç bir vakit olmasına rağmen içeriye yoğun bir hatun akını vardı.Bir bayan için bu üç katın anlamı çeşitlilik çarpı 3 demek olsada, bu mağaza bir erkek için eziyet çarpı 3'ü temsil ediyordu.Gerçi içerde bir erkek bölümü vardı ama 3 katlık mağazada sadece 20 metrekarelik bir alan kaplayan bu cücük (bknz:Alanzinho) kadar bölüm sanki kız arkadaşlarıyla gelmiş erkekler için,hayıflanmalarının önüne geçmek için yapılmış bir kreş gibiydi,daha doğrusu hani büyük alışveriş merkezlerinde anneler çocuklarını top havuzuna salıp rahat rahat takılırlar ya,işte orası bende öyle bir hissiyat uyandırdı.Çok kısıtlı erkek modellerinin alayı tırttı tabi ki ama şimdi hakkınıda yemeyeyim çok kıyak bir t-shirtte görmedim değil.Çok kısıtlı bir süre yalandan girdiğimiz bu bölümden arkadaşın ablasının alt kattaki modellere bakma isteği neticesinde ayrıldık.Bu arada mağazaya girerken üst kata çıktıklarını gördüğüm çift,bizimle aynı kata iniyordu.Yanındaki bol makyajlı,büyük halkalı küpeler takmış ve yeşil Adidas alt eşortman giyen en Etilerimsi hatunun yanında ki çaresiz "Boy friend" elindeki poşetlerle beraber bizim indiğimiz kata inerken,elindeki poeştlerin ağırlığına birde kızın bakmak istediği çeşitleri anlatmasının ağırlığı ekleniyordu,ama o sırada sevgilisini büyük bir şevkle dinleyen çocuğun suratında ki "Ah o kalçalar olmasa..." tandanslı yalancı mutlulukla süslenmiş yüz halini görmenizi isterdim (yazar burda okuyucularına sesleniyor)...



İndiğimiz zemin katında gözü kıyafetlerden başka birşey görmeyen 3'erli,5'erli kız grupları,annesiyle alışverişe gelen hatunlar ve tabi ki bizim "yalancı mutlu" duyarlı erkek arkadaşlı sevgililerden vardı pek çok.Arkadaşın ablası giysilere bakarken biz bir köşede oturduk başladık beklemeye.Öyle sağa-sola anlamsızca bakarak oturup muhabbet ediyorduk,bizim oturduğumuz bölümden geçen bir kaç kızın bize anlamsız bakışlarını gördüm.Ne yalan söyliyeyim insan bu kadar çok hatunun olduğu bir ortamda,bu kadar çok östörojen hormonuna maruz kalınca kendini bayağı bir naif hissediyor,bir ara kendimi göz rengime uygun çanta bakarken yakaladım ayol:)Neyse uzatmayayım,öyle boş boş oturup bekledeğimiz sırada Etilerimsi'yi gördüm.Etilerimsi manita çantalara bakarken bizim duyarlıyla göz göze geldim ve "Kolay gelsin birader" dercesine bir bakış attım,"Eyvallah" dercesine baktı,"Zor değilmi sevgiliyle alışveriş" dercesine baktım,"Çeken bilir" dercesine baktı,bu arada Etilerimsi bizim duyarlıya "Nasıl aşkım yakışmışmıııı" dercesine baktı,ben "Yakışmış ama sanki lila renklisi daha bir güzel olur" dercesine baktım ki orda bakışlar karıştı,ikiside bana baktı, sonra kimse bana bakmadı... En sonunda arkadaşın ablası alışverişini bitirdi ve tam biz mağazadan çıkarken elinde poşetleri olan bizim elemana baktım son kez o da bakıyordu ama bana değil,kız arkadaşının kalçalarına ama bu bakış yoğun bir emek sonunda elde edilmiş haklı bir bakıştı ki kız arkadaşı da elemanın baktığı yeri gördü ama görmemezlikten geldi,sonra kız benim onlara baktığımı gördü bu sefer ben onu görmemezlikten geldim ve hayat akıp devam etti...

Hiç yorum yok: