28 Nisan 2011 Perşembe

BACK TO THE FUTURE SEX SCENE

19 Mart 2011 Cumartesi

GALATASARAY:1-FENERBAHÇE:2


Derbiler zordur,derbiler favorisi olmayandır,derbiler bir anlamda bilinmeyendir lakin iş Fenerbahçe-Galatasaray derbilerine geldiği vakit son senelerde favori Fenerbahçe'dir.Bu senede favori Fenerbahçe idi,gerek Galatasaray'ın mevcut durumu,gerekse Fenerbahçe'nin son dönemdeki formu olsun her şey Fenerbahçe'yi işaret ediyordu lakin gel gör ki derbilerin favorisi olmazdı ve bu bir derbiydi o halde bununda bir favorisi yoktu.Açıkçası Galatasaray'ın içinde bulunduğu kaotik ortamda Fenerbahçe'ye Şampiyonluk yolunda ağır bir darbe vurmasını bekliyordum ki maçın bizzat izleyebildiğim ilk yarısı bu yönde idi.Dia'nın sakatlığında rakip defansı göbekten delmek adına oynatılan Özer ve Selçuk'un berbat oyunları ibreyi tamamen Galatasaray'a çevirdi keza Santos'un devasa hatası atılan Galatasaray golü ile bu durum tescillendi!

Gol yenilebilir,bu gol rakipten hatta rakibin eskiden Fenerbahçe forması giyen oyuncusundan yenilebilir lakin bu oyuncu müsvettesi gol attığı eski takımının kulübesine hareket çekerse işin rengi değişir.Sanki kendisi değilmiş gibi kelepçeli partiler yapan,sanki kendisi değilmiş gibi kulüp açıklamasını sahte açıklama pozisyonuna sokan,sanki kendisi değilmiş gibi verilen şansların mına koyan.Ama oluyor işte,yapan yapıyor ve bir şekilde ilahi adalet ya da başka bir şey olaya müdahil oluyor ve skor değişiyor,ilk yarı ve galiba ikinci yarının büyük bir kısmının mutlak hakimi olan Galatarasay 2-1 yeniliyor!

Mevcut teknik(projektör bozuldu lan) konum yüzünden yalnızca radyodan dinleyebildiğim bir ikinci yarı geçirdim,buna rağmen halen maçı nasıl ve hangi hamlelerle aldığımız büyük bir muamma kendi açımdan ama bir şekilde aldık ki bunu galibiyeti en çok hak eden adam Kazım'a armağan ediyorum,biz değildik yanlış yapan sendin,afro oğlan.Ve maçta çok az da gözükse 100 kere Alex,1000 kere Alex!

20 Şubat 2011 Pazar

BEŞİKTAŞ:2-FENERBAHÇE:4



1-0 kazanılan Antalya maçından sonra biri gelip o rezil topu oynayan Fenerbahçe'nin sonraki 4 maçını da kazanıp ligde 5'te 5 yapacağını söylemiş olsaydı ona başkasıyla dalga geçmesini söylerdim,hele bugünki maç için skor 2-1 iken İnönü'den Fenerbahçe'nin galip ayrılacağını söyleseydi "Ağam eğleniy benimle" derdim heralde.Ama 3 maç ve bir 35 dakika sonunda o kim olduğunun bilmediğim "birisi" haklı çıktı,hemde benim olasılıksızlık dahilinden gördüğüm bir futbol ile.Trabzon maçında mükemmel kıvamında bir futbol ve mücadele ortaya koyan Fenerbahçe'nin o gün ki futbolunun geçen sene yaşanan son hafta faciasına olan bir maçlık reaksiyon olarak düşünmüştüm,fakat ardından oynadığımız Manisa ve Kayseri maçları Yeni Malatya,Samsunspor ve Antalyaspor maçındaki bitik Fenerbahçe'nin tam tersi görüntüsüyle geleceği daha aydınlık bir Fenerbahçe vadediyordu.Ve bugün ki derbi için ne denebilirki iki kelimelik vay canınadan başka...







Fenerbahçe-Beşiktaş maçları daima zevkli ve içinde yaşanalarla yüzlerce özel hikaye çıkartmış tarihi bir derbidir ama sanırım bugün yaşadıklarımız gibisini yaşatan daha önce çıkmamıştır.24 yıllık ömrümün Fenerbahçe maçlarını ilkokulda izlemeye başladığımı varsayarsak nerden baksan bir 16 yıllık Fenerbahçe taraftarı olduğum bölümünde bunun gibi iki tarafada bu denli gidip gelen bir derbi görmedim,sırf bu maç dahilinde yaşananlardan roman değil ama Milli Eğitim Bakanlığı'ndan onaylı bir "Derbi Öğreniyorum" kitabı yazılabilir.





Peki maçta neler oldu,öncelikle kadro seçimlerinden başlayalım,maça Schuster'in Sivok'u ve Bobo'yu ilk 18'e almayan süpriz seçimleriyle başladık ki bu daha sonra yaşananacaklara bir ön hazırlık gibiydi.Twitter hesabı üzerinden "ben sakat yok!!ben bugun fener mac kadro 18 yok!!" yazarak ilk 18'de olmayışına en az bizim kadar şaşıran Bobo,haftaiçi Avrupa Ligi'nde Kiev'den 4 yiyen Beşiktaş'ta iyi giymeyen bazı şeylerin habercisi gibiydi,Schuster'in bu tercihlerinin arkasında eminimki kendince mantıklı nedenleri vardır ama 90 dakika sonucunda ortaya çıkan skor bu tercihleri sorgulanır hale getiriyor.Defansta Sivok yerine Ferrari'yi tercih eden Alman hoca sağ bekte Hilbert yerine Ekrem Dağ'ı,maçtan maça değişen orta ikilide ise bu sefer Ernst ve Necip'i tercih etmişti.Fenerbahçe'de ise sakatlığı yüzünden oynayamayacağı yönünde söylentiler çıkan Gökhan Gönül'ün de oynamasıyla eksiksiz bir 11 ile geldi Dolmabahçe'ye.Henüz 4. dakikada Necip'in kendi kalesine attığı gol ile öne geçen Fenerbahçe ilk 35 dakikanın mutlak hakimiydi.Dia'nın Ekrem'i haşat ettiği bu 35 dakikada 1 gol bulan Fenerbahçe orta sahayı parselleyerek Beşiktaş'ı hatalara zorladı ki her dakika artan Fenerbahçe baskısı bu bölümde Rüştü'nün devleştiği 3 gol tehlikesine ve birde Dia'nın karşı karşıya direğe nişanladığı bir atağa sahne oldu.Quaresma'nın Dia tehlikesine defansif anlamda Ekrem'e yardım edemediği bu bölümde Portekizliyi sol kanada alan Schuster o bölgeye Simao'yu alarak Senegalli'yi durdurmayı denesede Dia'nın etkinliği enerjisinin tükendiği 30'lu dakikalara kadar sürdü.Fenerbahçe baskısını sürdürdüğü ilk 30 dakika sonunda bir türlü 2. golü bulamayınca takımın malum sorunu anlık düşüş başladı,maç içinde bu kadar düşen bir takım var mı bilmiyorum ama artık kronikleşen bu düşüşlere Aykut hocanın bir önlem alması gerekiyor yoksa bugün ki kadar olumlu bir senaryoyu aramak abesle iştigal eder!Fenerbahçe'nin düştüğü son 15 dakikada rakip kaleye daha fazla gelen Beşiktaş Quaresma'nın Santos'u harcadığı ve bir sarı kart göstertiği maçın ilk 20 dakikalık bölümünden sonra oyuncuyu sağ kanata çeken Schuster Q7'yi aynı yerde oynatmaya devam etseydi belkide maç içinde 10 kişi kalacak taraf Sarı Lacivertliler olacaktı lakin her şeye rağmen net pozisyonlar bulamamasına karşın Fenerbahçe kalesinde baskı kuran Beşiktaş,Simao'nun pasında Santos'la birebir kalan Ekrem Dağ iki kez Quaresma'dan aynı çalımın yiyen Brezilya'lıya bu çalımın daha yavaş ve vasatını atmasına rağmen oyuncuyu ekarte etmeyi başarmasıyla kaleyi gören Ekrem Dağ maçı izlediğim Beşiktaş'lı arkadaşlarımın "Çekmee" bağırışları arasında şutunu çekip süpriz bir Beşiktaş'lı oyuncunun Fenerbahçe'ye jeneriklik gol atma klasiğine kendi adını ekleyerek 45'te durumu 1-1'e getirdi,ilk yarı bu skorla bitti.





DEFANS ALDI FERRARI VERDİ

İlk yarıda attığı golün etkisiyle taraftarını arkasına alan Beşiktaş ikinci yarıya kaldığı yerden devam etti.Bir anda roller değişmişti ve bu sefer kalesi abluka altına alınan taraf Fenerbahçe idi ve ilk yarıda topu kaleden uzaklaştırılması gereken pozsiyonlarda topu ıskalayan sarı lacivertli futbolcular gene ilk yarıya benzer bir pozisyonda topu uzaklaştıramayınca dönen top Alex'in eline çarpmasıyla Beşiktaş kaleyi cepheden gören bir alandan serbest vuruş kazandı.Simao'nun şutunda topu bir anda önünde bulan İbrahim Toraman güzel bir vuruşla golü attığında Beşiktaş için işler bundan daha mükemmel,Fenerbahçe için bundan daha berbat gidemezdi.Hele ki golden sonra öyle bir Beşiktaş vardı ki baskısıyla ilk yarı çok iyi paslaşan Fenerbahçe'ye iki pas yaptırmayan siyah beyazlılar 10 dakikalık bir bölümde 3. golü aradı ve ilk yarıda Dia'nın rakibinin gardını düşürecek vuruşu yapamadığı pozisyon maçın ikinci kırılma anı yaşandı,İbrahim Toraman'nın derin pasında kaleciyle karşı karşıya kalan Almedia golü yapamayınca Beşiktaş 3. golden oldu.Bu andan itibaren yaşananlar ise maç içersindeki rolleri bir kez daha değiştirdi,Ferrari'nin ceza sahası içinde Lugano'ya yumruk atmasıyla 10 kişi kalıp penaltı yiyen Beşiktaş için işler bundan daha kötü,ortaya bir direnç koyamayan Fenerbahçe için ise daha iyi gidemezdi.Alex'in penaltıyı gole çevirdiği 65. dakikadan sonra oyunun hakimiyetini rakibinden alan Fenerbahçe 65-75 arasında Alex'in ayağında bulduğu 3 gol ile birden 2-1'lik yenilgiden 4-2'lik üstünlüğü yakaladı.4. golden sonra rakip kaleye pek gitmeyen Fenerbahçe kalan dakikalarda pas yaparak süreyi eritti ve 2011'in ilk derbisini kazanan taraf oldu.İlerideki "Uzay 5'lisinin" üretemediği skoru defansındaki oyuncuların süpriz golleriyle üreten Beşiktaş "defansıyla" aldığı maçı,yaptığı ölümcül hatayla gene defanstaki oyuncusu Ferrari yüzünden verdi!



9 puanlık farktan gelerek maç fazlasıylada olsa liderliği alan Fenerbahçe zor fikstüre rağmen 5'te 5 yaparak Şampiyonluk yolundaki net tavrını ortaya koydu.Ferrari piyangosunun vurduğu derbide Beşiktaş'ta İbrahim Toraman ve Rüştü takımının en iyileriydi.Fenerbahçe'de ise Dia,Volkan,Niang ve Lugano,Yobo ikilisi maçın en iyileriydi.Sakatlıktan çıkan Emre ve Gökhan Gönül idare ettiler,Santos ilk yarı Quaresma'yı savunabildiği kadar savundu ama Ekrem'e geçilmesi golle sonuçlandığı için performansı hakkında pek olumlu konuşamayacağım.





Ve Alex,kaptan için ne söylenebilirki,3 doğrudan 1'i dolaylı yoldan olmak üzere takımının bütün gollerinde vardı.Penaltıyı kullanırkenki soğuk kanlılığı,kafa golündeki sakinliği,4. goldeki klası bu adam için söylebileceğim bütün kelimeleri kifayetsiz kılıyor.Sadece teşekküler kaptan diyorum ve yazıyı şu son cümleyle bitiriyorum:1977 Fenerbahçe için muhteşem bir yıldı,çünkü Alex de Souza doğdu!

19 Ocak 2011 Çarşamba

19 OCAK'TA NE OLMUŞTU?



4 sene geçti Hrant Dink'i öldürmelerinin ardından.Bugünlerde el birliği ile hapisten çıkartmaya çalıştıkları maşaları Ogün Samast'ın 19 Ocak'da yaptığı kalleşlik aslında ne olduğunu bildiğimiz tek şey,asıl sorulması gereken soru 20 Ocak'da ne olduğu,21 Ocak'da ne olduğu,üzerinden 4 sene geçmesine rağmen hala ne olmadığı!

5 Ocak 2011 Çarşamba

70



Yaş 70 ama iş bitmemiş.Büyük Usta Hayao Miyazaki 70 yaşında.

1 Ocak 2011 Cumartesi

ÜSTAD





Yukarıdaki görsellerden üstüne tıklayacağınız zaman büyüyecek olan ilki Yılmaz Özdil'in bugünki köşe "yazısı"(inanmayan açıp baksın gazeteyi),ikincisi Umut Sarıkaya'nın fitarihte çizdiği bir karikatür,karikatürde kırmızı çizgi ile işaretlediğim detayı okuyun ardından Yılmaz abinin yazısına bir daha bakın sonra bir daha detay bir daha karikatür derken olaylar gelişir.Neyse sözün özü üsttekilerden birisi üstad diğeri değil siz seçin hangisinin hangisi olduğunu!