31 Aralık 2009 Perşembe

10 NUMARA BİR YIL OLSUN


Muhtemelen içtiğimiz içki sayısı ile övünüp ertesi gün gördüğümüz eşe dosta "Sabaha kadar içtik yeaaa!" şeklinde gururlanacağımız yılın son akşamına yaklaşık 5 saat kala hepinizin yeni yılını kutlarım ve önümüzdeki sene güzel şeyler olup hepinizin sevinmesini dillerim,alnızın denize bakan tarafından öpüyorum sizi ölümlüler,hadi görüşürüz...

NOT:Taksim e gitmeyin ellerler lan!

NOT-2:Yeni yıl meni yıl derken arada zamları çakmışlar,uyandıriyim!

NOT-3:Naber

23 Aralık 2009 Çarşamba

REKLAMLAR



¨

Şahane diyorum,susuyorum...

22 Aralık 2009 Salı

TEHLİKENİN FARKINDAMISINIZ!


Fifa sıralamasında 41.liğe kadar düşen Milli takımımızın yaklaşık 3 aydır hocası yok ve "Türbülent" yaklaşık 3 aydır boşta!

18 Aralık 2009 Cuma

FENERBAHÇE:1-SHERİFF:0



Madem dünyanın gelmiş geçmiş en iyi sol beki bu topraklara veda ediyor dedik,bizde vedamızı esirgemeyelim diye düştük yollara havanın bile atkı taktığı gün.Allahtan son anda artisleri oynayıp sarı-laciverti göstericem diye ince giyinmeyip,aksine soğuk havanın bilincinde olarak Bizimkiler'in Cemil'i gibi kat kat giyindim(ki sonra bu katların hava ısısı karşısında nafile olduğunu görüp,keşke belediye görmeden bir kat daha atsaydım diye geçirecektim içimden).Bir otobüs,bir vapur ve bir miktar tabanvay sonucunda geçte olsa "Kutsal Toprak"lara ulaştık...



Stada girdiğimizde 4-4-2 düzeninde dizili takımın,dizilişteki oyuncuların kim olduğunu ayıksamakta geçti ilk 5 dakikamız,tabiki ilk baktığımız mevki olan sol bekte Carlos'u göremeyince ufak bir hayal kırıklığına uğradık.Carlos'un oynatılmadığını gördüğümüz takımda bir diğer hayal krıklığını oymasını beklediğimiz genç oyuncuların takımda olmadığını görünce yaşadık.Ne "yeni Emre" Abdülkadir,ne de Furkan'ı gördük,onların yerine takımın demir başları Selçuk ve Deniz orta sahadaydı,gerçi hakkını yemeyelim Bekir vardı genç namına,ha birde Özer.Carlos'un gidişiyle,Daum bu maçta Santos'u gerçek mevkii olan sol beke,önünede Uğur Boral'ı monte etmişti.Bozulmayan stoper ikilisi olan Lugano-Bilica ikilisinin sağ tarafında bekte Bekir önünde de Özer yer aldı.Ortanın göbeği Deniz-Selçuk,forvet ikiliside Guiza ve Semih'ti.Gerek grupta 1.liği garantilememizin etkisiyle,gerekse Sheriff'in Bükreş'ten gelebilecek sevindirici bir habere ihtimal vermemesinden olucak ki iki takımda temposuz başladı maça.Alex ve Emre gibi dikine oynayan iki oyuncunun olmayışı,orta saha ikilisinin Selçuk ve Deniz olmasıyla birleşince göbekten gelmek,Özer'in içe katetmeleri dışında imkansız hal aldı ve Fenerbahçe hücumlarını kanatlara itti.Her ne kadar sağ kanatta Özer,2008 yılında Zico'nun Deivid'e biçtiği role benzer bir anlayışla başarıyla oynasada Uğur solda aynı tas aynı hamam takılmaya devam ediyor.Evet bugün gerçektende güzel bir gol attı ama birisinin Uğur'a futbolun bir basit 1 kuralını ve bir diğer basit gerçeğini anlatması gerekir.Nedir bu basit kural futbol sahasının ölçüsü 90-120 metre boyuna,45-90 metre enine olduğu.Nedir bu basit gerçek,toptan hızlı koşamazsın.Fakat yedek kalmasının olumlu etki yapabileceğini düşündüğüm Uğur hiç bir şey olmamış gibi sürekli sol çizginin sonuna,kendisinin yetimeyeceği toplarla dripling yapmaya çalıştı,çalıştı,çalıştı ve başamadı...



Uğur gibi bugün sinir katsayısımı arttıran bir adam daha vardı Fenerbahçe'de adı tahmin edersiniz Selçuk Şahin.Geldiği günden bugüne bir gram gelişme göstermeyen bu oyuncu bugün gene top ezdi,gene top kaybetti,gene rakibi karşılayamadı,gene defanstan top çıkaramadı.Hatta bir ara o kadar çıkaramadı ki günün bence en başarılı ismi Özer bir kaç pozisyonda geriye gelip topu ileri taşıyan isim oldu.Carlos'a veda etmeye gittiğim günde Selçuk'a lanet ettim bu akşam.Gene gelişim gösteremeyen bir isimde Volkan Babacan.Kaşla göz arası önemsiz gibi görülebilecek ciddi hatalar yaptıki,bunların başında selefindede görülen zamanlama hatası vardı,devre arasında iyi bir yedek kaleci transferi şart.Takımın iyilerine gelirsek,bugün 45 dakika oymasına karşın Özer kesinlikle maçın adamıydı.Pas alışverişini sağladı,geriden top çıkardı,adam eksiltti,takımın liderliğini yaptı sorumluluktan kaçmadı,Neler demek istediğimi maçı çıplak gözle izleyenler iyi anlayacaklar.Değişiklik özürlüsü Daum'un Trabzon maçını düşünerek Özer'i devre arasında oyundan alması bile oyuncunun performansı hakkında size fikir verebilir.Özer dışında Santos bekte güzel işler yaptı,Guiza çok çalıştı hem atmaya hemde kaçırmaya,Bekir bekin hücum yönünde kötüydü,savunma yönü idare eder...



İkinci yarı 70.dakikaya kadar maça benzer bir şekilde sürdü,o dakikadan sonra günün beklenen adamı Carlos'un ısınmaya başlaması jübile maçı havasına soktu.Birde rakip takımın hocası bu maçta kendileri adına en etkili adamları Volkov'u oyundan alınca,maç iyice soğudu,tatsız tuzsuz bir hal aldı.Nihayet beklenen değişiklik geçte olsa 88. dakikada yapıldı ve tüm stad ayağa kalktı.Oynadığı iki buçuk dakikanın her saniyesinden keyif aldığım Brezilya'lı oyuncu son düdüğün çalınmasıyla dakikalarca alkışlandı,soğuğa aldırış etmeden,donmuş eller birbirine çarptı.Teşekkürler Roberto Carlos,az ama öz geçen Fenerbahçe kariyerin için,bir daha görüşmek üzere Tchau Carlos...

NOT:Çok soğuktu lan g.tüm dondu!

16 Aralık 2009 Çarşamba

ALICE IN WONDERLAND



"Tim Burton'ın Dünyası" lafını ağzından düşürmeyen genç yaşadın,Tim Burton gene döktürmüş,5 Mart 2010'da tüm sinemalarda,bazısında 3 boyutlu üstelik.

YILANLIK MÜESSESİ





GUIDO MOCAFICO

THE AMAZING SPIDERMAN:ÖTEKİ- EVRİMLEŞ YA DA ÖL



Mahallenizin dost canlısı süper kahramanı Örümcek Adam 4 sene sonra yeniden Türkçe olarak aramızda.Hoz Comics'in yeniden yayımına başladığı duvar sürüngeni The Other adlı macerayla kaldığı yerden değil ama kalacağı yerden devam etmeye başlıyor.4 sene önce Arka Bahçe Yayıncılık'tan çıkan Örümcek Adam'ın devam edebileceği en iyi noktadan başlayarak Amerika'da yayımlanan güncel maceraları yakalamayı hedefeleyen Hoz Comics Türk okuyucusunun Türkçe Örümcek Adam hasretini dindiriyor.Amerikan çizgi roman sektörünün en yetenekli isimlerindne J.Michael Straczynski Örümcek Adam'ın bu serisinde Peter Parker'ın yaşantısını köklüce değiştirecek bir öyküye imza atmış.Her zaman radyoaktif örümceğin ısırığıyla tesadüfen süper güçlere kazanan ve ölen amcası Ben Parker'ın "Büyük güç büyük sorumluluk getirir" cümlesinden etkilenerek kahraman olmayı seçen bir genç olarak bildiğimiz Peter Parker'ın aslında tesadüfi değilde,seçilmiş kişi olmasından dolayı bu güçleri kazandığını öğreniyoruz...Ve olaylar gelişir felan!

Gerçekten heyecan verici maceraların yaşandığı Örümcek Adam bundan böyle her ay bayilerde ve ayrıca çok yakında gene Hoz Comics'den Marvel evrenini kökünden değiştiren Civil War tek ciltte toplanmış halde yolda...Çizgi roman adına güzel şeyler olduğu bu büzüştüren soğununa sahip günlerde hepinize çizgi roman dolu günler dilerim,insan dostlarım!

NOT:Dylan Dog'da Hoz Comics çatısı altında pek yakında raflarda...

CARLOS'A VEDA



Lise yıllarımın sıkıcı derslerinde defterlemin arka sayfasında yaptığım Rüya 11'in değişmeziydi kendisi.İlk zamanlarda önüne Giggs'i,yanına ise Maldini'yi uygun görmüştüm,sonra yeri geldi Ronaldinho önünde oynadı,yeri geldi Terry eşlik etti defans hattında kendisine ama o her zaman rüya 11'im sol beki olarak yer aldı kadromda.Onu anlatmak için binlerce kelimede söylenebilir ya da "Fransa'ya attığı gol" gibi 3 kelimelik bir cümle ile de işin içinden çıkılabilir...

Ne yalan söyliyeyim Fenerbahçe'ye transfer olduğu 2007 yazında marka değeri yüksek oyuncunun sansasyon yaratmak için takıma katıldığını düşünüp,yaş haddinden dolayı pek memnun değildim bu transferden ama oynamaya başladığı zaman ki performansı olumsuz düşüncelerimin gitmesini sağladı.Tamam belki oynadığı dönemde Fenerbahçe'nin sol kanatına çağ atlatmadı ama getirdiği hava Fenerbahçeetarihinin en başarılı Avrupa performansını getirdi.Hep arzuladığımız free kick golü için 67 hafta beklesekte buna ve topun her başına geçtiğinde heyecanlanmamıza değdi doğrusu...

Tabi ki bize geldiğinde o eski Carlos değildi ama en azından elinden gelenin en iyisinin yapıyordu hemde bunu şut çektiği zaman "Ordan hayatında kaç tane gol attın laağn" diye soran adamların ülkesinde yapıyordu.Yeri geldi içtiği suyu arkasına attı "kurnaz" oldu,yeri geldi egospor kulübü başkanı sinirliköyü muharı Tolunay'ı yatıştırmaya çalıştı "kendini beğenmiş" oldu,kimi zamanda kavga eden 10 tane "çoşmuş denyo"yu vatandaşı ile birlikte uzaktab izledi "duyarsız" olarak itham edildi ama bu onların hiç birine aldırmadan,etkilendemeden ortasını yaptı,şutunu çekti,ters kademeye girdi...

Artık gitme zamanı diyor bir zamanlar dünyanın en iyi sol beki,bir zamanlar Dünyanın en iyi forveti onu çağıyormuş memleketinden.Sherrif maçı çubukluyu giydiği son maçı olacak ve umarım taraftar kendisini gerektiği gibi uğurlayacak.Bundan yıllar sonra bile "Bir Roberto Carlos vardı" diyeceğimiz adamın Türkiye'den geçmesi muazzam bir olaydı ve ben kendi nazarımda hep güzel anılarla hatırlayacağım.Güle güle serbest vuruşlara piti adımlarla gelmemize yol açan adam.

13 Aralık 2009 Pazar

AAA ABDÜLKADİR



Hani 1. Dünya Savaşında Almanlar yenilince bizde yenik sayılmıştık ya,Emre sakatlanınca veliahtıda mı sakat sayılıyor,bu Abdülkadir niye oynamıyor ya da oynatılmıyor,bu kadar genç bir oyuncunun sakatlığı bu kadar uzun sürer mi?Selçuk kifayetsizi yerine dün Abdülkadir oynasa fena mı olurdu!

FENERBAHÇE:3-ANKARAGÜCÜ:2



"Başka 8'de 8 yapan takım varmı?" diye cevaplıyordu Daum Fenerbahçe'nin kötü oyunu kendisine sorulduğunda.O zaman kazanan daima haklıdır söylemine güvenen Alman hoca artık ruhsuz futbol için kendisini savunacağı bir şey kalmamıştı,kulübün ard arda yenilme rekorunun eşiğinde olduğu Ankaragücü maçı öncesi.Tek hedef galibiyetti ve galibiyeti getirmek için takım içi radikal değişiklikler gerekti ve o değişimin sonucu Özer Hurmacı ilk 11'deydi dün geceki maçta...



Takım aslında 3 maçlık yenilgi serisinde oynadığından farklı başlamadı maça ama bu sefer diğer maçların aksine oyun üstünlüğünü çabuk kazandı.Golün ilk emaresini 12. dakikada Ankaragücü savunmasının hatasıyla kaleci ile karşı karşıya kalan 11 ayın kazması Guiza verdi.Ardından 22. dakika Mehmet'in ceza sahası dışından sert şutu ve 27. dakikada nihayet Alex'in ayağından gelen gol.Ankaragücü'nün gole yanıt vermesi fazla gecikmedi,zaten ağır olan savunma ikilisi,Metin'in güzel topuk pasında çaresiz kalınca,Guiza'ya nispeten "golcü" sıfatını hakeden Vassell'in tek vuruşta köşeyi görmesi maçta beraberliği sağladı.İlk yarı bu skorla bitti.



Galibiyetlerin hayırlısı olabildiği gibi hayırsızıda vardır ki,Galatasaray maçı hayırsız olabilecek galibiyetlere emsal olarak gösterilebilir.O galibiyetten sonraki takımın hali ortada.Hayırsız galibiyet örneğinde olduğu gibi hayırlı golde vardır,her ne kadar rakip atmış olsada.Maç içi her an değişime uğrayabilecek dinamikler,bir maçın kaderini çizer ve Aydın'ın attığı ikinci Ankaragücü golü,Fenerbahçe'nin üzerindeki ölü toprağını atarak galibiyeti getiren etken olmuştur,bu bağlamda bu hayırlı bir goldür.Yenilen ikinci golden sonra savaşmaya başlayan takım,galibiyet golü gelene kadar sürekli hucüm etmeyi düşündü.Maçı izlediğim Beşiktaşlı arkadaşımın Özer'in biraz over rated bir adam olduğunu beyan ettiği anda Özer'in muhteşem asisti ile arkadaşıma nispet yapması skoru 2-2'ye getirdi.Bu dakidakan sonra Ankaragücü'nün geriye yaslanması gelecek olan golün habercisiydi ama galibiyet golünün maçın en kötüsü olan Guiza'dan gelmesi Aydın'ın golünün hayırlılığı kadar,Guiza'nın önümüzdeki haftalar gene 11'de oynayacağının habercisi olduğu için hayırsız olmuştur.Gerçi galibiyeti alan taraf her şeye rağmen Ankaragücü'de olabilirdi,takımca salt hucüm yaptığımız anlarda,geriyi boş bırakmamız,tehlikeli kontralarla nerdeyse golü yedirtiyordu,direk şansı yanımızdaydı...



Galibiyet golünden sonra bu seneki hastalığımız,geriye yaslanma durumu nüksedince,Ankaragücü beraberliği sağlıyordu ama doğru zamanda doğru yerde olan Özer,asistinin yanına çizgiden çıkardığı topa 1 artı daha koyunca,galibiyeti getiren adam oldu...

3 maç aradan sonra nihayet,ite kaka alınmış bir 3 puan her şeye rağmen çok güzel.Çalkantılı bir dönem geçiren camia için,küçük bir moral,yeni çalkantılar öncesi hazırlık!

9 Aralık 2009 Çarşamba

MUTLU



Juventus'un Avrupa Ligi'ne gitmesi,Haifa'nın turnuvayı 0'puan ve 0 golle bitirmesi,APOEL'in Londra deplasmanından puan çıkarması,Owen'in hattricki ya da Ronaldo'nun muhteşem freekick golü,bu gece yaşananlardan hiç biri benim için bu kare kadar anlam ifade etmiyor.Fotograf Zürih-Milan maçından.Milan 1-0 yenik sürdürdüğü karşılaşmada bir penaltı kazanıyor ve topun başına Ronaldinho geçiyor.Golü Zürih ağlarına gönderen Ronaldinho'nun golden sonra ki tebessümü,sevinci,bir ara futbolu bırakacağı yönünde spekülasyonlar çıkan Brezilyalının tekrardan futboldan,bir sevgiliden aldığı tadı almaya başladığı günlere dönmesi,belkide oynadığı futbolla rakip takım taraftarına kendisini tekrardan ayakta alkışlatacağı zamanlara yaklaşması demek,öyle olmasada bir Ronaldinhosever olarak öyle olmasını ummak,çok istemek...

NOT:Lerzan Mutlu,Ronaldinho Mutlu,Sen Mutlu,Ben Mutlu,Adrian Mutu...

8 Aralık 2009 Salı

SUPERHISTORY-2



Stolen Art at Neuschwanstein Castle, 1945

Soldiers from the 7th US Army carry the priceless artworks down the steps of Meunschwanstein Castle where hoards of European art treasures, stolen by the Nazis, were hidden during World War II.




Soldats américains se livrant à des combats de rue, avenue de Paris, Cherbourg-Normandy 1944



Curtis Bay
Navy Coast Guard, in October 1943




Following the unconditional surrender of the Wehrmacht which went into effect on 8 May 1945, some Wehrmacht units remained active, either independently (e.g. in Norway), or under Allied command as police forces.[7] By the end of August 1945, these units had been dissolved, and a year later on 20 August 1946, the Allied Control Council declared the Wehrmacht as officially abolished

TONI


Asparagasyonu yüksek Fenerbahçe, Luca Toni spekülasyonlarını duymuşsunuzdur.Zaten duymama şansınız yok traj kaygısından her transfer sezonunda olduğu gibi Eto'o'ları,Adriano'ları,Crespo'ları,Carew'leri gözümüze sokan basın Toni'yide yörüngemize koydu.Hadi diyelim ki bu haber doğru ve Toni Fenerbahçe'ye gelecek,32 olan yaşının bir önemi yok diyelim ne de olsa Fenerbahçe taraftarı olarak günü kurtarmaya yönelik yapılan transferlere aşinayız,Bayern München'den şu an aldığı 5.5 milyon Euro'luk ücretininde önemi yok diyelim biz kimlere ne paralar verdik,ondan sonra formsuzluğunun ve deli gibi gol kaçırmasınıda boş ver Guiza bizi zaten bunlara alıştırdı!Şimdiye kadar herşeye tamam ve Toni Fenerbahçe'de,kendisinden goller bekleniyor ve oyuncunun en güvenilir ve en belirgin özelliği hava toplarındaki üstünlüğü,peki sorarım size Luca Toni'nin kafa golleri atması için gereken ortaları kim yapacak,yaptığı her orta dağa taşa giden Vederson'mu,gitmek üzere olan Carlos'mu,orta özürlü hale gelen Gökhan'mı yoksa geldiğinden beri pek etliye sütmüye karışmayan Topuz'mu!Fenerbahçe'nin kanatları Sol kanatta ki iki sağ ayaklı futbolcu gittiğinden beri ne yazık ki çalışmıyor ve forvete Luca Toni gibi ağır bir pivot santrafor almak bile bile lades yapmak olur,o yüzden değerli basın bize Luca Toni'yi aldırmaya çalışmayın,zaten halimiz Duman amaaaan!

UÇACAKSIN,UÇACAKSIN



Uluslararası Haber ajansı Reuters'ın her yıl belirlediği "yılın fotoğrafları"na Brezilya'lı kaleci Julio Cesar'da bu anı ile konuk olmuş.Yazın düzenlenen Konfederasyon Kupası'ndan alınan bu karede Cesar topun ardından,giden sevgilinin ardından bakan hüzünbaz gibi bakıyor.Bırak gitsin dönerse senindir,dönmezse monaco:)

7 Aralık 2009 Pazartesi

IDEA KILLERS









RESİLERİN ÜZERİNE TIKLAMACA,RESİM BÜYÜMECE

Advertising Agency: Fuel Lisbon, Portugal
Creative Directors: Pedro Bexiga, Marcelo Lourenço
Art Director: Pedro Bexiga
Copywriter: Marcelo Lourenço
Illustrator: Scott C.
Retoucher: SniperShot
Published: November 2008

ADRIANO



Flamengo şampiyon olduğuna,Adriano futbol oynamaya başladığına,Fenerbahçe kötü gittiğine,forvetler yetersiz olduğuna,devre arası transferide yaklaştığına göre,Adriano-Fenerbahçe haberleri başlasın!

2 Aralık 2009 Çarşamba

FAMILY GUY:SOMETHING SOMETHING SOMETHING DARK SIDE

O DURUŞA...



Bu da bir alttaki possta bahsettiğim Iron Man filmine ait karelerden lakin,karedeki kişi Scarlett,duruş biçimide yukardaki gibi olunca,ayrı bir post almayı hak etti.En az Iron Man kadar seksi olan hatun kişisi için üç kere hip hip hurra derdim ama onun ne anlama geldiğini bilmediğim için şimdilik susarak bu postu kapatıyorum!

IRONMAN 2



7 Mayıs 2010'da vizyona girecek olan Iron Man filminin 2.sinin posteri geçtiğimiz günlerde yayınlanmıştı,şimdi de filmden görüntülerin yayınlandığı bir kaç kare sinema severlerin beğenisine sunuldu.Kaliteli kadrosuyla çok ses getireceğe benzeyen filmin fragmanının 2010'dan önce piyasaya sürülmesi beklenilmiyor.




NASIL LAF ATARIZ-5


SORU:Diyelimki Banu Güven'i Kilyos Halk Plajı'nda dolaşırken,ateş başında gitarla Akdeniz Akşamları'nı söylerken bulduk ve laf atmak istiyoruz,nasıl atarız?

CEVAP:Seni Travis konserine götürüp,One Night çaldığında omuzlarıma alayım değerlimisss!

NOT:Racon kesmiyoruz,laf atıyoruz...

30 Kasım 2009 Pazartesi

BARCELONA:1-REAL MADRID:0



Sabahlamam gereken günlerden birisi o yüzden mikro dalga fırın ayarında kısaca şunları yazıyorum(şu?):


# Ibra'nın attığı gol ofsayt...

# Lakin ilk yarı ofsaytla kesilen 5 Barcelona hücumunun 4'ü yanlış karar...

# Ibra'nın yokluğunda Henry'nin forvetin ıç noktasına çekilmesi hem Henry'nin verimliliğini,hem de Henry'nin kademesine sokulan Iniesta'nın verimliliğini azalttı..

# Ne zaman ki Xavi,Inıesta'nın kanadına yaklaştı Barcelona o zaman pas devamlılığını sağlayıp oyunun üstünlüpünü eline aldı...

# Kaka mükemmel bir oyuncu olduğunu,Ronaldo ise henüz sakatlıktan sağlam dönmediğini bu maç gösterdi...

# Busquets zaten her ne kadar Barça orta sahasının büyüsüyle olumlumtrak işler yapsada düz bir oyuncu,bugün gördüğü bana göre kart düzlüğünün dalaleti,az kalsın takımı yakıyordu...

# Real kontraları harika yaptı...

# Puyol'un hamleleri maçın adamı olmasını sağladı...

# Valdes bile iyiydi bugün....

# Ama iyi olması gerekenlerin başında gelen Messi bugün kendisinden beklenen oynun uzağındyadı...

# İlk olumlu pasını 36. dakikada atan Valdes o dakikadan sonra kendine geldi,ilk golün asistini yaptı,Messi atabilse ikinci golün mükemmel pasını veeren adam olacaktı...

# Son dakikalar Messi,Xavi,Iniesta 3'lüsünün süreyi eritmek adına yaptığı paslaşmalar tek kelimeyle harika,zaten paslaşmalara dayanamayan Lass'ın yaptığı faul,işin rakip takım adına olan sinir bozuculuğunu ortaya koyuyor...

# Ibra attı...

# Yendik gene lan...

# Seneye 300 harca Florantino Perez abi...

27 Kasım 2009 Cuma

BAYRAM


Bayram,kız kaçırandır...

Bayram, "Şu evden para veriyorlarmış oğlum" demektir...

Bayram,kurban pazarında cinsi münasebete giren kurbanları,çocuk kafasıyla izlemektir...

Bayram,bütün harçlığın ayına oyuna verilmesidir...

Bayram,ağzına kadar dolu atari salonudur...

Bayram,aylardır belki yıllardır görülmeyen kuzenlerle zoraki takılmaktır...

Bayram,en son kıçında bez varken seni gören uzak akrabanın,"Beni hatırladın mı?" sorusuna maruz kalmaktır...

Bayram,dayı türü akrabaların "Neden yanımıza gelmiyorsun hayırsız" tarzı hayıflanmalarını dinlemek zorunda olmaktır...

Bayram,takım elbise giyen adam suratlı çocuklar görmektir...

Bayram,kafiyeli kısa mesajdır...

Bayram,her yerde 4'lü,5'li gruplar halinde dolaşan erkek öbekleri görmektir...

Bayram,dolup taşan alışveriş merkezleridir...

Bayram,şeker istemeye gelen çocukların sesine uyanmaktır...

Bayram,dolapta kurban eti görmektir...

Bayram,bayramdır,öyleyse hepinizin Bayramı Kutlu Olsun Folks.

SUPERHISTORY



Fidel Castro - MATS Terminal Washington 1959



Conference of the Big Three at Yalta makes final plans for the defeat of Germany. Here the "Big Three" sit on the patio together, Prime Minister Winston S. Churchill, President Franklin D. Roosevelt, and Premier Josef Stalin. February 1945.



Afghan resistance fighters returning to a village destroyed by Soviet forces, 1986



He gives the order of the Day : 'Full victory-nothing else !' to paratroopers in England, just before they board their airplanes to participate in the first assault in the invasion of the continent of Europe.

Greenham Common Airfield in England about on June 5, 1944.

19 Kasım 2009 Perşembe

DOKUNMAYAN HENRY'ME


Aslında geçen haftanın polemiği Henry'nin elle İrlanda karşısındaki Play-Off maçında yaptığı asist,lakin yoğunluğum dolayısıyla herkes gibi bu konu hakkında iki çift lafım olan ben,laflarımı ancak şimdi sizinle paylaşıyorum.Öncelikle baştan belirteyim ki Henry benim en sevdiğim futbolcudur ve İrlanda'nın elenmesine yol açan hareketi kendisine olan sevgimde azalmaya neden olmamıştır,keşke yapmasaydı ama yapıldı ve ölmüşle,bitmişle çare olmadığı için sineye çekmek lazım.Şimdi gelelim Henry'i kimilerinin yüzyılın en büyük sahtekarı ilan etmesine.Bu harekete biz Türkler kadar heralde dünya üzerinde belki mağdur İrlanda halkı tepki göstermiştir ama genede bizim gibi tepki göstermemiştir.Bu tepkinin arkasında Türk halkının karakteristiklerin biri olan mazlum sevgisi öne çıkıyor.Geçmiş yıllarda Yeşilçam'da çok sevilen ve işlenen bu konu kimi zaman mazlum aile reisi Yaşar Usta'nın zengin ve şımarık fabrikatör çocuğu Oktay'a karşı olan mücadelesinde,kimi zaman ise spor sevdalısı Şaban'ın Hıncal Uluç'un şu dünyadaki tek rakibi olabilecek milli futbolcu,basketbolcu,atletizimci,manifaturacı yakışıklı ve zengin Erkan'a karşı mücadelesi olarak karşımıza çıkmıştır.Her seferinde ezilenin yanında olduk hepimiz,bu yüzden Dünya kupasında İngiltere karşısında Trinidad Tobago'ya dayan çektik,bu yüzden dünya devi takımların FA Cup'ta Barnsley'e karşı elenmesini ağzımızın suları aka aka izledik.Ve gene bu yüzdendir ki Henry İrlanda'nın elenmesine yol açan o golü şaibeli bir şekilde attırınca,hilebazın önde gideni ilan edilmiştir.Aynı golü Keane Fransa'ya atsa ve elenen Fransa olsa emin olunki bu tepkilerin çeyreği kadar bile reaksiyon gösterilmezdi.Ayrıca İrlanda'yı eleyen Gallas'ın golü değil,Fransa karşısında maç 1-0'ken iki tane karşı karşıya gol kaçıran Duff ve Keane'nin lakayıtlıklarıydı.Keşke atsalardı da şu Domench virüsü Fransa'nın başından gitseydi ama elenmelerini Henry'nin eli değil,Fransa'nın aciz durumunda golleri atamayan İrlanda'lı futbolculara borçlular,o yüzden dokunmayın Henry'me,kendi düşen ağlamazken siz niçin düşen için ağlarsınız be "Tanrı'nın Eli" sevdalıları!

18 Kasım 2009 Çarşamba

BU BİİİR



Bir sene önce bugün başladım blogu yazmaya,bilmeyenler için blogun öyküsünü yazdığım ilk post olan NABER de anlatmıştım.Aceto Balsamico'nun verdiği ilhamla başladığım bu yolda 1 yılı ve 694 postu geri bırakmışız,kilo almışız,sakallarımız uzamış,insanlar doğmuş,insanlar ölmüş,babam bıyığını kesmiş felan,zamanın geçme olgusu işte.Bloga başladığım günden beri bana destek olan,giren,çıkan,yorum yapan,şöyle bir bakan,bir takım insanlara ve giriyorsa dünya dışı varlıklara teşekkür ediyorum.Şimdiye kadar okuyan herkese ufakta olsa keyifli anlar yaşatabildiysem ne mutlu bana.Elim ayağım tuttukca yazacak olan naçizane kulunuz ben deniz hepinizi alınlarınızın sadece bana ait olan sol köşesinden öpüyorum ve yazıyı gençlik dizisi cümlesiyle bitiriyorum:Daha bu başlangıç...

17 Kasım 2009 Salı

MORDILLO FOOTBALL-7

İLGİNÇ FUTBOL BİLGİLERİ



NTVMSNBC Futbol sahalarında yaşanan ilginç olayları paylaşmış,hoşuma gitti bende sizinle paylaşayım dedim,pay:

* Hindistan, 1950 Dünya Kupası'ndan çekildi çünkü FIFA, Hindistanlı futbolcuların yalınayak maça çıkmasına izin vermedi.(Zannetmiyorum ki şimdide ayakkabı bulabilsinler)

* 1957'de Charlton Athletic, maçın tamamlanmasına 30 dakika kala 5-1 geride olduğu karşılaşmayı 7-6 kazandı.(İşte Premier Leauge bu)

* 2002'de Madagaskar ekibi Stade Olympique L'Emryne, şampiyon AS Adema karşısında kendi kalesine 149 gol attı. Bu ilginç girişimin nedeni ise bir önceki maçta hakemin verdiği karaları protesto etmek içindi.(150'ye tamamlasalarmış keşke,düz hesap)

* Zimbabve'de ordu takımı olan Cone Textiles'in golcü futbolcusu Elisha Banda, sivil bir takıma transfer olduktan sonra eski takım arkadaşları tarafından kaçırıldı. Banda,

8 gün boyunca işkence gördükten sonra ağzı bağlı bir şekilde Harare yakınlarında bulundu.(Benim bildiğim taraftarlar fanatiklik yapar,oyuncular değil)

* 1973'te Galilee takımının bütün oyuncuları, İsrail ligindeki rakiplerini dövdükleri için geceyi nezarethanede geçirdi.(Artık rakip kaç fark attıysa)

* 1986 ve 1990 Dünya Kupası'nda, Arjantin Milli Takımı futbolcularının tavuk yemesi 'uğursuzluk getiriyor' gerekçesiyle yasakladı.(Mangalda mı yasak)

* 1986'da Finlandiya'nın efsane futbolcusu Pentti, bir maçta kendi kalesine 5 gol attı.(Heralde böyle efsane olmuştur)

* Fildişi Sahili temsilcisi ASEC Abidjan, 1989 ile 1994 yılları arasında 108 maçta yenilgi yüzü görmedi.(Darısı başımıza)

* 1993'te Paraguay'da Sportivo Ameliano ile General Caballero takımları arasında oynanan maçta 20 kırmızı kart çıktı.(Gün yedeklerin günüdür)

* 1998'de İngiliz hakem Martin Sylvester, futbolcuya yumruk attığı için kendisine kırmızı kart gösterdi.(Maçın geri kalanını yumruk yiyen futbolcumu yönetmiş acaba)

* 1998'de ikinci lig ekibi Jiul Petrosani'de forma giyen Romen orta saha oyuncusu Ion Radu, Valcea takımına 500 kilo et karşılığında satıldı.(Ne eti acaba)

* 2002'de Middlesbrough golcüsü Malcolm Christie, Manchester United maçında son dakika golü attıktan sonra taraftarına koştu ancak gol sevincini abartınca çenesi kırıldı.(Ben annemi,ben babamı,bem Martin Palermo'yu özledim)

* İtalyan forvet Luigi Riva, güçlü şutlarından biriyle taraftarın kolunu kırdı.(Abanmak yok)

* Sir Stanley Matthews, 33 yıllık kariyerinde hiç kart görmedi.(Tam bir centilmen)

* Michael Laudrup, hem Real Madrid formasıyla Barcelona'ya karşı, hem de Barcelona takımında Real Madrid'e karşı 5-0'lık galibiyetler yaşadı.(Hangi taraf daha çok seviyor acaba)

* Bologna'dan Giuseppe Lorenzo, Parma ile oynadıkları maçın 10. saniyesinde rakibine tekme attığı için kırmızı kart gördü.(Mustafa Doğan geldi aklıma)

10 Kasım 2009 Salı

ŞİMDİ NE YAPSAM



Fantastiko!

09:05




Foto

30 Ekim 2009 Cuma

STANDART



Malumunuz derbi maçında çıkan olaylardan sonra her iki tarafında aldığı cezalar belli oldu.Futbolcuların yaptığı kavga ile ilgili söylenebilecek ya da yorumlanabilecek birşey yok ama gel gelelim taraftar bazında yaşanan olaylar ile ilgili alınan 2 maçlık cezanın haksız olduğunu düşünüyorum.Tabi öncelikle belirtmem gerekir ki,sahaya yabancı madde atarak bile bile lades yapan bir takım gerzeklere taraftar demeye içim sinmiyor ama ne yazık ki her stadda bunlar ve muadilleri bulunmakta.Şimdi gelelim asıl konumuza yani,aldığımız 2 maçlık seyircisiz oynama cezasının haksızlığına,hatırlıyacaksınız ligin 3. haftasında Diyarbakır deplasmanına giden Fenerbahçe sahaya atılan ses bombaları,buz,pet şişeler,sopalar vb... bilimum yabancı madde ile karşılaşmıştı,bunlar yetmezmiş gibi sahaya giren taraftarlarda işin cabası.O gün yaşanan olaylardan dolayı Diyarbakır'ın aldığı ceza neydi?İki maç,peki derbi maçında yaşanan olaylardan dolayı Fenerbahçe'nin aldığı ceza nedir,gene Diyarbakırspor ile aynı 2 maç,peki olayların şiddet dozajı birbirine yakın mı,bilakis aralarında dağlar kadar fark var,peki bu kıstaslar göz önüne alındığında bu yaşananlar adil mi!Tabi ki değil,neden çünkü ligimizde her konuda olduğu gibi bu konuda da bir standart yok ve bu standartsızlığın cezasını çekecek olan bir maç fazlayla Fenerbahçe taraftarı olacaktır!