20 Nisan 2010 Salı

INTER:3 - BARCELONA:1



"Futbol daima içinde barındırdığı ilginç hikayeleriyle mevcut olan çekiciliğini üst düzeye çıkarmıştır" diye yazmıştım 2 hafta önce oynanan Arsenal-Barcelona maçının girizgahında.Kopyala yapıştır yapmadan yazılması zor olan,telaffuzu ise başka bir maceranın konusu olan İzlanda'da ki Eyjafjallajökull yanardağının patlaması sonucu felç olan hava ulaşımının Milano'ya gitmek için 14 saatlik otobüs yolculuğu yapmak zorunda bıraktığı Barcelona,Uefa'nın katı tutumuna ve Real'e giydirdiği demeçleriyle Guardiola yazılacak olan yeni bir hikayenin habercisi gibiydiler.Eşleşmenin diğer tarafında zaten kendisi başlı başına ayrı bir hikaye olan Mourinho olunca maç bambaşka bir çehreye büründü.Hikayelerde pek fazla kötü adam aranmaz ama maç yerine ısrarla Papatyam'ı yayınlamayı tercih eden Star Tv'nin gecenin kötü adamı olduğunu söylemek yanlış kaçmaz sanırım.


Ve o kötü adam yüzünden maçın belli kısmını izleyemedim ama izlediğim anlarda Inter'li oyuncuların olağanüstü alan daraltma çabalarını,Barcelona'yı önce durdurup sonra vurmaya çalıştığını gördüm.Cambiasso,Motta ve Sneijder üçlüsünden,Cambiasso ve Motta önce asist yapacak adam Xavi'yi,ardından gol atacak Messi'yi durdurması ve Sneijder'in ince paslarıyla ileri gönderdiği toplarla bir anlamda vurmasıydı Mourinho'nun planı.Tabi iyi oynadığı dönemde Maicon'un kanadından gelen Pedro'nun golü teori ve pratiğin uyuşmadığı anlardandı.Gezegenin en iyi topunu oynayan Barcelona'ya karşı kendi evinden iyi oynadığın dakikada golü yiyince ne yaparsın ya da ne yapılmalı bilmem ama Mourinho ve öğrencileri yapmaya çalıştıkları şeyi daha iyi yapıp rakip yarı sahada gözükmeye başladıklarında golü buldular.Inter'in iyi oyununa rağmen Eyjafjallajökull'unda etkisinin yoğun bir şekilde hissedildiği savruk Barcelona savunması Milito'nun 3 kişiyi üstüne çekip boştaki Sneijder'e servis yaptığı pozisyonda beraberlik golüne,ikinci yarının hemen başında da Inter orta sahasının Barça'yı ileri uçta durdurduğu pozisyonda kontadan bulduğu galibiyet golüne engel olamadılar.İlk iki golde Barcelona'nın bu tura gelene kadar dahi en zayıf mevkisi olan sol bek aksayınca aynı kanattan Milito'nun skoru 3-1 yapan golü geldi.3-1'den sonra Guardiola çöken sol beke Abidal takviyesi yaparak olası bir 4.golün önüne geçmeyi düşündü.Bu golden sonra doğal olarak oyunu rakip sahaya yıkmaya başladı Barcelona,özellikle 70. dakikadan sonra Inter her ne kadar da bugün İtalya'nın fizik gücü en yüksek takımı olsada Barcelona karşısında skoru 0-1'den 3-1'e getirirken sarf ettikleri enerjinin yorgunluğu ile kendi yarı sahalarına gömüldüler.Pique'nin dahi rakip ceza sahasında gol aradığı 20 dakikalık bölümde,Inter yarı sahasına hapsolsa da Barça'nın olası bir golüne izin vermeyerek skoru çok iyi korudular,Balotelli ve Stankovic'in oyuna girmeleri ile Mourinho tarafında yapılan fizik takviyesi takımı ileri sürüklemeyi başaramasa da,3-1'i korudu...





Sene başında Inter'e gelen ve başarılı bir performans sergileyen Sneijder,Eto'o,Lucio, ve Milito'dan Sneijder'e ayrı bir parantez açmak istiyorum.Inter orta sahasına bariz bir yaratıcılık katan Hollanda'lı,Chelsea deplasmanında Eto'o'ya turu getiren pası verdikten sonra bugünde attığı gol ile takımını oyunda tutarak galibiyette gene büyük rol oynadı.Real Madrid'in kendi evinde ki Şampiyonlar Ligi finaline ulaşmak adına kadrosunda düşünmediği bir diğer Hollandalı Robben ve Sneijder'in takımlarının başarılarında etkin birer rol oynayarak finale yakın olmaları oldukça ironik...





3-1'lik bu skor turun çehresini Inter'e çevirse de tur bitti demek Mourinho için bile erken olur ama turu geçemese dahi Portekizli büyük hoca olduğunu bir kez daha kanıtmıştır bu akşam.Hem Eyjafjallajökull'un yardımını hem de Real'lilerin duasını alan Inter final için oldukça avantajlı,o yüzden şimdi dua sırası Milan'lılarda!

Hiç yorum yok: