8 Haziran 2010 Salı

KARDEŞİMSİN ASAFA POWELL



Asafa Powellı nasıl bilirsiniz dersem heralde hepiniz "Eski Dünya Rekortmeni" ünvanıyla anacaksınız delikanlının harman olduğu yer Jamaika'dan çıkan sprinter koşucuyu.Eski dünya rekortmeni çünkü yeni bir rekortmen var ve o da Asafa gibi Vatan Millet Jamaika vatandaşı bir kardeşimiz Usain Bolt.İkisi de aynı semtin çocukları ikiside koşuyor ama içlerinden birisi dillerden düşmüyor diğeri hep ikinci planda kalıyor.

ASAFA POWELL BİR ATLETİN ÇİLESİ(Başlık içinde gizli başlık ama o kadar da başlık değil,yani hani kaale alabilirsiniz de almayabilirsiniz de ha yok efendim ben illa ilk başlığa itimat ederim derseniz gene de severim sizi işte öyle de şahane bir insanım):

Usain piyasaya çıktığından beri Asafa ne yaparsa yapsın Usain'in gölgesinden kurtulamıyor ama bugün bakıyorsunuz Asafa hala civelek gibi koşmaya,derecesini geliştimeye çaba sarf ediyor,vatanına milletine iyi bir atlet olmak için elinden geleni yapıyor ama onun bu iyimser çabası ne yaparsa yapsın Usain'in popülaritesi karşısında önemsiz kalıyor,ancak senin benim gibi halden anlayan insanların gözünde değer kazanıyor,diğerleri "Asafa zeki,zeki ama çalışmıyor" gözüyle bakarken biz Asafa'nın günü gününe koştuğunu biliyoruz.Diğerleri kulaktan dolma bilgilerle Asafa hakkında şimdi burda yazamayacağım tarz da zencili,fazladan bi kaslı taşşaklarını geçiyor çünkü meydana Bolt çıktı ve Asafa'nın papucu dama atıldı...İnsanın papucu bir kere dama atılmaya görsün,bir daha hak ettiği ilgiyi görmesi namümkün...Dedi ve çaya bandırdığı rulo katını ağzına puro içermişçesine götürerek arkasına yaslandı,dudaklarından "Kahpe şehir" diye geçirerek Bilecik'e doğru şöyle bir baktı genç irisi adam,belli ki anıları canlanmıştı ve anlatmazsa çükü düşeceği için anlatmaya başladı...

Çükümün işlevini yeni yeniye kavramaya başladığım yıllardı(bana ergenlik biraz geç geldi),Ortaokul tahsilimi başarıyla bitirip acımasız dünyaya açılmadan önce ki son durağım olan Liseye başlamıştım.Şimdiye kadar babasının hiç bir sınıfa zamanında yazdırmadığı için öğrenim hayatı boyunca herhangi bir sınıfın D'sinden öteye gideyemen bendeniz gene babamın 90.dakika golüyle olabilecek sınıflar arasında sonucusu olan G sınıfına düşmüştüm.Gerek okul çevresinin Paşalı gençlikten oluşması gerekse 90. dakikada gol atan tek babanın benim ki olmadığından dolayı olacak ki öğretmenlerin "Sizin ki kadar tembel sınıf görmedim" dediği sınıflardan birisi olacaktık.Finalinde sınıfta kalarak bu tembelliği pekiştiren 20 küsür kişiden biri olacağım sınıfın ilk haftasında hayatım boyunca hiç yaşamadığım bir şey olmuştu,kara kuru orantısız ergenler içinde sarıya çalan saçlarımda Türkiye'nin Avrupaya dönük yüzü gibi görünen(Çekemeyen erkeklere göre sarı çıyan diye anılır bu durum) ben sınıfın en yakışıklı kişisi olmuştum bir anda.Sınıfta ki ben dışında geriye kalan erkekler o kadar çirkindi ki kızlar etrafımdan ayrılmıyordu,yaptığım her espriye gülünüp,alayı bana yaranma çabası içersindeydi,karikatür çizdiğimi gören kızlar "Beni de çiz,beni de çiz" şeklinde yalvarıyorlardı,yanımda Irmak diye şahane ötesi bir kız oturuyordu,Zeynep'ler,Yağmur'lar Irmak'a özeniyordu,her erkek ben olmak istiyordu,her kız ise benimle olmak gahahahah(gözü dönerek ağzından köpük gelerek gülme efekti)tanrım mutluluktan ölebilirdim.Rüya gibi geçen bir haftanın sonunda her güzel şeyin olduğu gibi bununda sonu geldi,rüya bitti ve o sonun adı Özgür'dü.Tarkanvari jöleli saçları,uzun boyu,ipeksi teni ve mavi gözleri yetmiyormuş gibi bir de zengin olan Özgür,benim karanlık gibi üstüme çökerken,kızların parlayan gözlerin anladığım kadarıyla dünyalarına güneş gibi doğmuştu.Saltanatım o kadar çabuk sona ermişti ki olan bitene anlam vermeye çalışıyordum,Irmak bir daha yanıma oturmadı,hatta okula bile gelmedi lan,Zeynep'ler Yağmur'lar Özgür'ün uydusu olmuş,günde 3-4 defa etrafında pır dönüyorlardı,bir zaman beni çiz diye yalvaranlara "Aysu seni çizeyim mi?" dediğim zaman Reşitpaşalı Aysu "Seni abimlere söylersem götünü bir çizerler bir daha üstüne oturamazsın" şeklinde ayıpçı cevaplar veriyordu.Birbirini izleyen günlerde yaralı stayla takılıyorken,sınıfa eklenen yakışıklı kontejanının artması ile papucu iyiden iyiye dama atılmış ben depresif staylaya girmiştim ama depresifliği o zamanlar idrak edemediğim ve ekmeğini yemeyi bilmediğimden olsa gerek,içime kapanıp karanlık dünyaları,intiharı anlatan resimler çizmem gerekirken Sağlık kitabımın arka sayfasına Fenerbahçe Rüya 11 başlığı altında kalede Rüştü,sol bekte Carlos,ortanın ortasında Viera ve forvette Ronaldo'dan oluşan taraflı tarafsız izleyen herkesin zevk alacağı Avrupa'da başarılı olacak bir kadro kuruyordum.Bu kadro kurmalarımdan birinde Sağlık hocamın kafama inen tokatıyla fantazi ligden gerçek dünyaya dönmemi şimdi burda değişik imgesel betimlemerle yazabilirim ama o toktatın acısı öyle şiddetliydi ki şimdi bile imgesele,simgesele giremem.O tokat ve ardından fanatik Fenerbahçe'li olan Sağlık hocasının kadroyu Fenerbahçe'ye kurduğumu fark edip "Orta sahaya Maradonu'yu yazsana" diyene kadar olan tokatlar silsilesi gerileme devrinde olan İmparatorluğumun çöküş hamlesiydi.Daha önce de dediğim gibi o yıl sınıfta kaldım,bir takım psikolojik sorunları bahane etmem vesilesiyle ailem tarafından yargılanmaktan kurtuldum.Ama bugün bile papucumun nasıl dama atıldığını unutmam...

O yüzden tüm papucu dama atılanlar adına kardeşimsin Asafa Powell.Biliyorum seninde bir zamanlar kıçından ayrılmayanlar şimdi Usain'in kıçından ayrılmıyor,senin yaptığın espiriye gülmeyenler aynı espiriyi Usain yapınca çatlayacak kadar gülüyorlar ve buna benzer bir takım çirkinlikler ama olsun yanlız değilsin,yanlız değiliz.Aysu seni çizeyim mi!

Hiç yorum yok: