29 Mart 2010 Pazartesi

GALATASARAY:0-FENERBAHÇE:1


Gün mahallemizi ve ormanımızı rant arazisi haline getirmeye çalışan zihniyete karşı haklı tepkimiz olan 3.Köprüye Hayır eylemine,Güneş'in eşlik etmesiyle hani o haber bültenlerinin Ortaköy civarında ki vatandaşların mutlu görüntülerinden oluşturarak derlediği ve "İstanbul'lu kendisini sahile" attı cümlesiyle başlayan "Bahardan kalma" ya da "Baharın habercisi" şeklinde tarif ettiği hoş bir hava ile başladı ben ve her İstanbul'lu için.Nasıl ki gün başında ki Güneş'i ve güzel havayı "haklının yanında" şeklinde yorumlayıp adeta bir hisli yazar gibi meteforlaştırdıysam,aynı Güneş'in aniden bizi terk etmesini,güzel olarak nitelendirdiğim havanın yerini sağanak yağmura bırakmasınıda meteforlaştırdım ve hayra değil tabi ki şere yordum.Acaba kapanan bu puslu hava uyandığımdan beri aklımın bir köşesinde bulunan derbi maçın Çubuklu tarafı için kötü bir anlamamı geliyor diye düşünmedim değil sanki dünya sadece benim etrafımda dönüyormuşcasına,Bayan Baskette ezeliye kupayı kaptırmamızı da bir işaret olarak yorumladım neyse ki benim şom düşüncülerim gün sonunda haklı sevincime ortak olan mutlu düşüncelerime yerini bıraktı.





Maç geçtiğimiz günlerde kaybettiğimiz Galatasaray eski başkanı Özhan Canaydın için hazırlanan muhteşem pankart eşliğinde yapılan saygı duruşu ile başladı.



Emre'nin yokluğu bizim için dezavantajdı hem de rakibin lige namağlup devam ettiği kendi sahası zorlu Sami Yen deplasmanında ama daha önce bir çok kez özellikle Galatasaray maçlarında Alex'in yokluğunda ortaya çıkan dezavantajları avantaja çeviren bu takımın,yılın Fenerbahçe adına açık ara en formda futbolcusunun olmadığı maçta ekstra işler yapması gerekiyordu,fakat ilginçtir ki Topal'a Alex'i birebir marke görevi veren Rijkaard Fenerbahçe adına yapılması gereken ekstra eforu bu hamlesiyle gereksiz kılmıştır.Pasa dayalı defansiz oyun sistemi benimseyen Fenerbahçe orta sahası karşısında etkisiz kalan Sarp ve Elano ileri üçlü ile bağlantı kuramayınca iş Neill'in uzun toplarını top yekün saldırmayı benimseyen Galatasaray ileri üçlüsüne ulaştırmasına kaldı.Özellikle 10.dakikadan sonra oyunu dengeleyip orta saha üstünlüğünü bariz bir şekilde ele geçirip,karşı kaleye gitmeye başladık lakin maç her şeye rağmen Gökhan Gönül'ün fahiş hatası nedeniyle Galatasaray'ın 1-0 üstünlüğü ile başlayabilirdi,burada ki şansımız topu kapan oyuncunun Mustafa Sarp olması ve henüz 30.saniye olmasına rağmen maça tam konsatrasyonunu gösteren Fenerbahçe defansı.ilk yarıdaki son tehlikeli Galatasaray akını olan Gio'nun soldan içeri katetip ortaya çıkardığı toptan sonra önce Vederson'un güzel ara pasında karşı kalede tehlike yaratan Guiza önce kendisine ardından bulduğumuz iki pozisyonda da yardımcı hakemlerin ilginç kararlarına takıldı.Aynı yardımcı hakemlerin Galatasaray'ın 3 oyuncusuyla 2 metre açık ofsaytlarını görmemeleri de ayrıca bir enteresan.Vederson'un soldan Alex'in pasında bindirip laçka ettiği toptan da sonuç gelmeyince ilk yarı 0-0 bitti.



İkinci yarı gene atak yapmayı düşünen bir Galatasaray ve rakibi karşılamayı düşünen bir Fenerbahçe vardı sahada,orta sahada yaptığımız bolca pas karşı kale önünde eriyen ataklarla sonuçlanıyordu ki bunun en büyük nedeni Emre'nin yokluğu ve takımın yaratıcılıkta sadece Alex'in ayağına bakması.Galatasaray orta sahasınında bizden altta kalır yanı yoktu üretkenlikte,lakin Neill Galatarasay'lı orta saha oyuncularının yapamadığı uzun bir topla Jo'yu bulması,Jo'nunda topu geriye çıkartması Galatasaray'ı golle burun buruna getirdi,topun sağdan süzüle süzüle dışarı çıkması ya bizim şansımız ya da Gio'nun vuruşunun kifayetsizliği,iş yorum farkına bakıyor,tek gerçek ise pozisyonun gol olmaması.Dakikalar 70 gösterdiğinde Rijkaard bana göre Topal'ın adam markajından daha büyük bir hata yapıp her ikili mücadelede Lugano'dan top alabilen Jo'yu çıkartıp Baros'u oyuna aldı.Aynı dakikada Selçuk'un Alex'i marke etmekle görevli Topal'ın olmadığı bölgede elini kolunu sallayarak 35 metreden çektiği şutun gol olması Baros'un zaten oyunu geride kabul eden Fenerbahçe orta sahası ve defansı karşısında ki etkinliğini sıfıra indireceğinin habercisiydi.Maç başından beri beklediğimden soğuk kanlılıkla oynayan ve 2005-2006'da Nobre'nin golüyle 1-0 kazandığımız maçı andıran bir performans ortaya koyan takım aradığı golüde bulunca tek yapması gereken kalan süreyi eritmekti.Yediği golden sonra panik değişikliğine giden Galataray'ın bizim maçlarda normal haliyle bile etkisiz olan Arda'yı sakat sakat oyuna alması gecenin Galatasaray cephesi adına yapılan 3. hatasıydı.Nasıl bir atılan gole değin sadece Alex'in ayağına baktıysak Galatasaray da yediği golden sonra sadece Keita'nın ayağına bakar oldu,maç boyunca zaman zaman epey bir etkili olan Keita bu dakikalarda ilk maçta olduğu gibi önce Vederson duvarına ardından o zaman Carlos'un yaptığı sol bek rolünü şimdilerde layığıyla yerine getiren Santos duvarına çarpması Keita tehlikesini bizim adımıza sol kanattan bertaraf etti.Gerçi Keita 90.dakika da maç boyunca mükemmele yakın bir oyun sergileyen defans göbeğinden çektiği harika şutla takımına 1 puanı getiriyordu ki kalecilik yapmayı hatırlayan Volkan kendi tabiriyle yediği bir başka "jeneriklik gole" izin vermedi ve 2 puanı kurtaran adam oldu.



Geçen haftaki Gaziantep maçında ""Ne eksiği ne fazlası,Fenerbahçe'nin ligin kalanında oynayacağı futbol budur.Diyarbakırspor maçı ile başlayan kriz süreci minimum pozisyon vermeye çalışan,attığı 1 gole yatan,rakibi pressle sindirmeye çalışan bir Fenerbahçe yarattı.Bu düzenin Lugano'nun da katılımıyla gol yememek adına güdülen düşünceyi şimdiye kadar layığıyla uygulayabildiğini söyleyebiliriz ama gene bu anlayışın en büyük dezavantajı atılması gereken galibiyet golü için gereken pozisyonlarında minimuma düşmesi,artık Fenerbahçe girmiş olduğu yarım pozisyonlardan bile bir gol çıkarmak mecburiyetindedir yoksa ligin her maçı geçen hafta yaşadığımız Gençlerbirliği maçından öteye gitmesi paranormal aktiviteye girer."" demiştim,takımda tam da dediğimi gerçekleştirip yarım pozisyonda tam gol atarak 3 puanı hanesine yazdıran taraf oldu,o yüzden maçtan sonra Fenerbahçe'nin bu oyununu süpriz görüp "Anadolu takımlığıyla" iliştirenler halt yemişler.



Sonuna kadar hak edilmiş bir 3 puanla hala uzak gördüğüm Şampiyonluk yolunda önemli bir adım.Maçın Fenerbahçe adına öne çıkan adamları Lugano,Bilica,Santos,son dakikada yaptığı kurtarışla Volkan,attığı golle Selçuk,Alex ve Vederson.Maçın adamı bana göre Bilica,hayal kırıklığı ise Özer,kendisinden Keita efektikliğinde bir oyun beklemiyordum ama bu denli etkisiz kalacağını beklemiyorum.Gerçi hem yaşı hem de daha önce Galatasaray'a karşı harika bir maç çıkartıp ortadan kaybolan Kemal örneği göz önüne alındığında varsın bu maç hayal kırıklığı yaratsın diyorum,henüz onun kendisini kanıtlamak için uzun yıllar var önünde.Galatasaray tarafında ise öne çıkan isim şüphesiz Keita ve maçın belli bölümlerinde Gio.Yanlız Keita için ek parantez açmak istiyorum,muhteşem bir oyuncu her an her şeyi yapabilecek bir potansiyeli var ve maç boyunca bizi en fazla zorlayan adamdı ama bütün bu iyi özellikleri yanında çirkefliği ve Oscar'lık performanlarına anlama veremiyorum.Şimdi düşününce Galatasaray'ın ligdeki ilk maç olan Gaziantep'te havale geçiren Keita'nın rol yaptığından şüphelenip o gün yaşadığım endişeden dolayı kendimi aptal gibi hissediyorum.Bir antiparantezde Volkan'a evet ezeli rakip,evet Sami Yen deplasmanı ama hiç olmazsa Özhan Canaydın'ın kaybedildiği haftanın akabinde Çubuklu'ya gölge düşürücü hareketler yapma,ayda yılda kalecilik yapacağın tutmuş onuda topu kıçınla kontrol ederek antipatiye çevirme,kalın herif.



Sözün özü her zaman ki gibi Geldik,Gördük ve Yendik.İlk maçtan sonra bunun Sami Yen'i var diyenlere selam olsun,maçtan sonra Kanaryam şarkısını dinleteceğiz diyenlere selam olsun,Keita'dan sizi darmadağan edeceğinden korktuğunuz için ceza almasını istiyorsunuz diyenlere selam olsun,Sam Yen atmosferinden çekindiğiniz için "münferit" olaylardan nemalanmaya çalışıyorsunuz diyenlere selam olsun.Sağda solda "İki Acılı İskender" videosu yayınlayanlara selam olsun,onlar dışında ki Galatasaray'lı dostlarımı tenzih ederek cümlemi bitiriyorum.

ÇUBUKLU'DAN SEVGİLERLE

2 yorum:

Adsız dedi ki...

bu maç aramadım seni totem hesabı..
gene olmadı

alengir dedi ki...

İyi yapmışsın,Mehmet maçtan sonra "Burak'ı arasana" dediğinde "bu sefer kaşınmadı gerek yok" dediydim,arasaydın arardım :))