3 Aralık 2008 Çarşamba

NOTHİNG HİLL ÜZERİNE YAPILMIŞ BİR BEYİN FIRTINASI


Bir isim seçmem gerekirse "Sıkıcı" yaftasını yapıştıracağım Salı günü,TNT'ye göre ise "Romantik" Salı olarak adlandırılmış ve bu Romantik olduğu iddia edilen Salı gününde TNT, Nothing Hill adlı Romantik-Komediyi vermeyi uygun görmüş.Nothing Hill nasıl bir film derseniz,içinde Romantik-Komedilerin değişilmez oyuncusu Hugh Grant ve gözüme bazen güzel,bazen çirkin gelen ama gülümsemesini her zaman beğendiğim kızıl saçlı hanım aktörümüz Julia Roberts'ın geçtiği 99 yapımı romantizm ve komedinin ustaca harmanlandığı hoş bir yapım(hep böyle bir cümle yazmak istemiştim,en sonun da yazdım,yazarım).Bunun film hakkın da yazılmış bir yorum yazısı olduğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz,benim amacım bu yazıda filmin konusu üzerine kendisini Memet Ali Erbil'in canlandırdığı beynim tarafından yaratılmış bir uyarlama senaryoyu dillendirmek o yüzden yazıyı bırakmak isteyenler şimdi bıraksın kalan sağlar benimdir ne de olsa!!(Gülüşmeler)

Filmin konusunu kısaca özetlemem gerekirse: Anna Scott(Julia Roberts) adlı dünyaca ünlü Amerikalı aktör,İngiltere de yeni filminin çekimleri için bulunmaktadır,William Tracher(Hugh Grant) ise sadece seyahat kitapları satan küçük bir kitapçının yakışıklı sahibidir.Anna Scott'ın yol-yemek-sığorta ve hafta da bir gün izin yapmasını kapsayan işinde,izin gününü bir seyahat kitabı okuyarak değerlendirmek istemesi sonucu yolu bizim yakışıklı William ın dükkanına düşer.Sonra ne mi olur,kafalarına romantik girer,karşılıklı elektrik alışverişi olur ve olaylar gelişir,aşk olur,sevgi olur,şiir olur...Daha önce de dediğim gibi benim amacım filmin ana fikrinden yola çıkarak üretmiş olduğum saçma sapan senaryoyu sizinle paylaşmaktır!

Şimdi bu senaryoya gelecek olursak,diyelim ki dünyaca ünlü bir film yıldızı mesela son dönemin başarılı hatunlarından birisi olan Scarlett Johansson olsun.Scarlet, film çekmek için güzel ve yanlız ülkemiz olan Türkiye'ye gelsin.Scarlett film çekimleri sonrası kendisine ve her gelen yabancıya yapılan klişe menü olan Raki-Balik,Boğaz üçlemesinden sıkılıp Otantik Türk yemeklerinden tatmak için tedbili kıyafet bir vaziyette küçük bir esnaf lokantasına teşrif etsin.Pilav üstü kuru ve az tas kebabını , mis gibi ayranla mideye indirip,yemekten sonra ağzında kürdanla çok beğendiği bu yemekler için teşekkür etmek maksadıyla lokantanın sahibi Caşua Usta(böyle daha cool olur) ile muhabbete başlasın,Çaşua Usta'ya kimliğini açıklamasından sonra aralarında garip bir çekim oluşsun.Şimdi buraya kadar herşey normal(normale bak),peki sonra ne olur sizce?Scarlett ve Çaşua Usta dillere destan bir aşk macerasının ilk adımlarını mı atmışlardır,onların kafasına da romantik mi girecektir yani kısacası aşk mı olacaktır?Cevap kocaman bir hayır,çünkü Caşua Usta yapacağı tek bir hareketle bu güzel ilişkiyi başlangıç aşamasın da bitirecektir.O haraket ne mi sevgili okur,Scarlett'in kimliğini açıklamasından sonra Caşua Usta küçük komisi Stıvırt'a(bu da coolluk için) tezgahtan fotograf makinesini getirip Scarlett le şöyle güzel bir fotograflarını çekmesini isteyecektir,hadi bu da bişey değil fotograf sonuçta ama Caşua Usta'nın çekilen fotografı çerçeveletip duvar da bulunan "Salonumuza Gelen Ünlüler" yazısının altına ki Ayhan Aşan'la çekilmiş resmin yanına asınca belki de ülkemizin tanıtımına büyük katkısı olabilcek bir ilişki "telefonu kapaaat","hayır sen kapaaat","hayır sen","hayır lan sen" sevimliliğinde ki cilveleşme aşamasına bile gelemeden bitecektir !Olası bir, magazin gündemini günlerce meşgul edecek Caşua Usta ve Justin Timberlake kapışması bile olamayacaktır ne yazık ki!!!

Biz bu kafayla Avropa Birliğine zor gireriz be sevgili okuyucular ama sorarım size hangimiz bir Caşua Usta değiliz ki,hangimiz ünlü bir sima gördüğümüzde kameralı telefonumuzla resmini çekmeye çalışmadık,hangimiz gördüğümüz ünlünün boyunun aslında ekranda gözüktüğü kadar uzun olmadığı gerçeğini arkadaşlarımızla paylaşmak istemedik ha hangimiz,işte bu yüzden Caşua Usta'yı küçük görüp ona kin beslemeyin sevgili okuyucular,varsın magazin gündemi batsın,varsın Scarlett bir daha gelmesin ülkemize ama Caşua Usta ve Caşua Usta'lar hep aynı kalsın,çünkü o el değmemiş bir saflık,çünkü o hayatın güzel kalan tarafı!Hep aynı kal Caşua Usta,seni daima sevecek olan küçük Caşuacığım ben,belki sen değil ama uzun saçlı, küpeli yansımanım ben!Kendine iyi davran ve yüreğine sağlık Caşua Usta!!!

3 yorum:

sinem dedi ki...

salonumuza gelen ünlüler'e bi de telefon muhabbetinin en sonundaki hayır LAN sen'e bittim :D ehehe..

bi de ergenken konserine gitmiştim, ondan biliyorum, tarkan çok kısa lan. valla.

kerberos dedi ki...

ben çaşua usta değilim sevgili alengir! nedenini biliosun, üni. 2 de millet kantindeki, bardaki kızlara asılırken ben adriana limalara, alessandro ambrossiolara mail atıodum. adriana beni kaçırdı, belki 2 yıl önce ist a gelse beni görse, şu anda evlenceği erkek ben olurdum, kendi kaybetti! ama bak göreceksin, her ne kadar sen inanmasanda anna ivanoviçle 2010'da sortienin kapısından el ele çıkacağım brother! benim, salonumuza gelen ünlüler değil, olsa olsa birlikte olduğum ünlüler koleksiyonum olur! gerçi şu anda koleksiyondaki ünlü sayısı 0 ama olsun, bigün sayı yapacağım, prensiplerim var bilirsin, asla yarım bırakmam! barni stinsın mıyım neyim lan acaba!

alengir dedi ki...

bu yazı nasıl bu hale geldi bende anlamadım,kısaca ana fikre gönderme yapmayı amaçlamıştım ama uzadıkça uzadı,yazdıkça yazasım geliyor kendimi kontrol edemiyorum:)