30 Kasım 2008 Pazar
I LOVE YOU ÇELİK
"Aşk özel bir hal, bir frekans, bir dalga boyu…
İçi titreyen herkes bunu çok iyi bilir..
Nasıl ayrı frekanslarda yayın yapan bir çok radyo varsa, birçok haller geçiren, her biri, birbirinden ayrı frekanslarda yaşayan insanlar da var…
Ben aşk frekansında yaşıyorum, bu hali aşıklar, sevenler anlar…"
Bir önce ki postta Çelik yazınca aklıma geldi,resmi sitesine girip baktım ne var ne yok diye,sitenin girişin de bu süpersonik yazı karşıladı beni.Ne güzel adamsın sen be Çelik!!!
KİŞİSEL KRONOLOJİ
-Lise de platonik takıldığım hatuna Ferdi Tayfur'un Durun Ayaklarım kasetini almamın üzerinden 5 sene...
-Metronun kapısına sıkışarak,yolculuğumun bir kısmını vucudumun yarısı dışar da bir şekilde yapmamın üzerinden 4 sene(bu da başka bir postun konusu)...
-Sinemaya gittiğim ilk film olan,Jurassic Park 'ı izlememin üzerinden 15 sene...
-Taksim'de iki eleman tarafından gaspa uğrayıp,cep telefonumu çaldırmamın üzerinden 2 sene...
-İlk sarhoşluğumu yaşamamın üzerinden 7 sene...
-Aynı hafta hem öykü, hem de şiir kategorosin de İstanbul 1. olup ödül olarak yüzüne bile bakmadığım Öss'ye hazırlık kitabı almamın üzerinden 5 sene...
-Arkadaşım Gökhan'la beraber Türkiye'nin ilk Paleontologları olup dinazor fosillerini araştırmaya karar vermemizin üzerinden 12 sene...
-Taksim'de bir barda arkadaşlarla Punk müzik grubu Cıvata'yı kurmamızın üzerinden 3 sene...
-Taksim'de bir barda arkadaşlarla kurmuş olduğumuz Punk müzik grubu Cıvata'nın,hiç birimizin bir enstruman çalmayı bilmemesinden dolayı ertesi gün dağılmasının üzerinden 3 sene...
-İlkokul da ki bilgi yarışmasın da öğretmenin tuvalete gitmeme izin vermemesi dolayısıyla çaktırmandan altıma işememin üzerinden 14 sene...
-Bir lokantada yediğim döner yüzünden vucudumun allerjik reaksiyon göstermesi,annemle gittiğim acil servisi de ki melek yüzlü hemşirenin "pantolonunu sıyır" dedikten sonra iğneyi nazikçe popoma zerk etmesinin üstünden 5 sene...
-Çılgın Bediş'in bir sahnesinde arka planda kameraya bakan ilkokul üniformalı çocuk olarak beyaz akran da görünmemin üzerinden 11 sene...
-Lise de gider yaptığım kızın "seni abime dövdürücem" demesini iplemeyip ,daha sonra kızın abisinin Reşitpaşa'nın kadrolu psikopatlarından biri olduğunu öğrenip bir ay boyunca yiyeceğim dillere destan dayağı düşünüp yusuflamamın üzerinden 6 sene...
-Maçta kırılan kolumun doktorlar tarafından Fatih Ürek'in "Yılan Dansı" pozisyonun da alçılanmasının üzerinden 7 sene...
-Bir arkadaşımın arkadaşının,İsviçre'de kendisiyle birlikte olmak isteyen bayanı reddetmesi üzerine,bayanın kocasını tarafından azarlandığını arkadaşıma anlatmasının,arkadaşımın da bunu bana anlatmasının üzerinden 4 sene...
-İlk aldığım kaset olan Çelik'in "Hercai" albümünü walkmenimde defalarca dinlememin üzerinden 10 sene...
...GEÇMİŞ
TTNET vs NEVRESİM TAKIMI
İSMAİL Y.K
Arayı kapatacağım dedim ama bugün "zafer sarhoşu"luğundan ziyade diğer sarhoşluğu da tam anlamıyla yaşadığım için,pek mantıklı şeyler yazmam pek mümkün gözükmüyor,o nedendir ki benim için önemli olan bir konunun üzerinden üstün körü bir şekilde geçip bu mevzuyu bitirmektir amacım,şimdi başlıyorum maceramıza...
Ben İsmail Y.K 'yı seviyorum arkadaş,hem de öyle gırgırına felan değil bildiğin seviyorum ,her insanın bir fetish'i vardır benim fetishim de İsmail Y.K...Normal de Cuma günleri evde kalmaktan nefret ederim ama dün gece evde kalıp Beyaz şov da İsmail'imi izlediğim için son derece mutluyum.Her şarkısını ezbere biliyorum,valla be şaka felan değil hatta bir ara telefon melodim "Allah Belanı Versin"idi o derece yani...
Seviyorum yani anlayacağınız olayı abartmadan, onun sanatına son derece saygı duyarak.Bence pop müziğin prensisin İsmail,çizgini asla bozma hemi,Sivas'lı gurbetçim benim!!!
BEŞİKTAŞ'I YENMEMİZİN İKİ NEDENİ!
Gerçekten saçma sapan bir maç oldu,zaten herhangi bir futbol olmayan maçta,Cisse oyundan da atılınca iş iyice "ortada sıçan"a döndü.Bu maç ya da diğer ismiyle "derbi" olarak tanımlanan karşılaşma, gerçekten büyük zaman kaybıydı,iki takım da herhangi bir galibiyeti hak etmedi ama bana sorarsanız bu maçta Beşiktaş'ı yenmemizin iki nedeni var.Birincisi Sergen'in futbolu bırakması,ikincisi Tümer'in bizim futbolcumuz olması,kim nederse desin saçma ya da mantıklı benim tezim bu!!!
29 Kasım 2008 Cumartesi
FENERBAHÇE-BEŞİKTAŞ
28 Kasım 2008 Cuma
EV HALİ ve MURPHY KANUNLARI ÜZERİNE
Ev hali nedir,insanın kendi evinde rahat etmek amacıyla büründüğü en salaş ve süssüz şeklidir,örneklemek gerekirse kırmızı alt pijamanın üstüne mor t-shirtümüzü şık bir siyah terlikle tamamlayabiliriz bu ev hali durumun da,tamam belki de verdiğim örnek pek uçarı oldu ama anafikri anlamışsınızdır hatta aranız da "bu da salaşmı lan ,ben altıma kazak giyip,şapka niyetine kafama biblo koyuyorum hey ,yavrum hey!!"diyenler olabilir,demeyin deli sanarlar.Neyse ben gene evde tek başına salaşlığın dorukların da gezerken bir de bozulmuş olan kombimiz sayesinde soğuk faktörü nedeniyle " Bizimkiler" dizisinde ki "Cemil" gibi kat kat giyinmiş bir şekilde ikamet ederken genç adam kapı zilinin çalınmasıyla irkildi!!
Evin camından kimin geldiğine bakmak için kafamı camdan uzattım eski komşumuz X ablayı gördüm,X dememin sebebi tamamen benim eşşekliğimdendir 4 sene komşumuz olan kişinin ismini bilmememdendir!!X abla eski adresimize benim adıma gelen bir mektubu getirdiğini kapının önüne bıraktığını söyledi,kendisine 5.kattan teşekkür ettim ve mektubu almak için aşşağıya inmeye başladım normalde bu gibi durumlar da üzerime biraz çeki düzen vermeden çıkmayan ben"amaan kim görücek ki,beş kat hemen inip çıkıcam"diye geçirdim içimden hay geçirmez olsaydım...
Aşşağı inip demir kapıyı dışında ki mektubumu almak için açtığım da "Murphy Kanunları" işlemeye başlamıştı!!!Murphy kanunlarının bilmeyenleriniz için kısaca şöyle açıklayayım,tamamen insan hayatımız da ki olumsulukları baz alır" bundan daha kötüsü olamaz"dediğimiz anlar da, daha kötüsünün gerçekleşmesi durumudur,tam olarak anlatamadım daha ayrıntılı bilgi için burdan bakabilirsiniz Murphy Kanunları'na...
Nerde kalmıştık ,heh mektubu almak için dış kapıyı açmıştım ama o da ne,o en salaş,en Cemil ve en pis halimle ,mahalle de bir görünüp bir kaybolan peri kızı olduğunu düşünmeye başladığım hoş hatun karşımdaydı,hani böyle en güzel halinizle görünmek istediğimiz insanlara en bedbaht durumumuzla karşı karşıya geliriz ya işte benim ki de oydu işte!Hoş hatun kişisi bana bakarken ne yapacağımı şaşırdım "maktubu almyı çıkmda"gibi bişeyler çıktı azımdan,niyeyse bir açıklama yapmak zorun da hissetmiştim kendimi.Kız güldü,güler tabi karşısın da kat kat giyinmiş,pijamasının paçalarını çorabının içine sokmuş ve spor ayakkabı giymiş bir insan irisi kendisine bir şeyler anlatmaya çalışıyordu,ben olsam bende gülerdim açıkcası.Neden sonra peri kızı bana güldükten hemen sonra birden kayboldu oraları pek anlamadım,işte o "bundan daha kötüsü olamaz"dediğim an geldi ve bir çizgi film senaryocuymuşcasına gene daha kötüsü oldu,olmasa şaşardım zaten,gelen mektubumu alıp eve döndüğümde evin kapısının kapalı olduğunu farkettim,anahtar tabiki de evdeydi,şansıma lanet ederek annemden anahtarları almak için cadde üzerinde bulunan dükkanımıza seyirmeye başladım,bu sefer paçalarımı ayakkabımın içinden çıkarmayı unutmamıştım.Anahtarları aldıktan hemen sonra koşarak eve girdim zira olabileceğim kadar rezil olmutum,kapıyı kapattım ve zarfı açtım ve zarfın ilk cümlesinde belki çoğunuza "atıyo lan bu" dedirtecek şu cümle yazıyordu:"Belki de bugün şans sizde...".Hadi ordan!!!!
Evin camından kimin geldiğine bakmak için kafamı camdan uzattım eski komşumuz X ablayı gördüm,X dememin sebebi tamamen benim eşşekliğimdendir 4 sene komşumuz olan kişinin ismini bilmememdendir!!X abla eski adresimize benim adıma gelen bir mektubu getirdiğini kapının önüne bıraktığını söyledi,kendisine 5.kattan teşekkür ettim ve mektubu almak için aşşağıya inmeye başladım normalde bu gibi durumlar da üzerime biraz çeki düzen vermeden çıkmayan ben"amaan kim görücek ki,beş kat hemen inip çıkıcam"diye geçirdim içimden hay geçirmez olsaydım...
Aşşağı inip demir kapıyı dışında ki mektubumu almak için açtığım da "Murphy Kanunları" işlemeye başlamıştı!!!Murphy kanunlarının bilmeyenleriniz için kısaca şöyle açıklayayım,tamamen insan hayatımız da ki olumsulukları baz alır" bundan daha kötüsü olamaz"dediğimiz anlar da, daha kötüsünün gerçekleşmesi durumudur,tam olarak anlatamadım daha ayrıntılı bilgi için burdan bakabilirsiniz Murphy Kanunları'na...
Nerde kalmıştık ,heh mektubu almak için dış kapıyı açmıştım ama o da ne,o en salaş,en Cemil ve en pis halimle ,mahalle de bir görünüp bir kaybolan peri kızı olduğunu düşünmeye başladığım hoş hatun karşımdaydı,hani böyle en güzel halinizle görünmek istediğimiz insanlara en bedbaht durumumuzla karşı karşıya geliriz ya işte benim ki de oydu işte!Hoş hatun kişisi bana bakarken ne yapacağımı şaşırdım "maktubu almyı çıkmda"gibi bişeyler çıktı azımdan,niyeyse bir açıklama yapmak zorun da hissetmiştim kendimi.Kız güldü,güler tabi karşısın da kat kat giyinmiş,pijamasının paçalarını çorabının içine sokmuş ve spor ayakkabı giymiş bir insan irisi kendisine bir şeyler anlatmaya çalışıyordu,ben olsam bende gülerdim açıkcası.Neden sonra peri kızı bana güldükten hemen sonra birden kayboldu oraları pek anlamadım,işte o "bundan daha kötüsü olamaz"dediğim an geldi ve bir çizgi film senaryocuymuşcasına gene daha kötüsü oldu,olmasa şaşardım zaten,gelen mektubumu alıp eve döndüğümde evin kapısının kapalı olduğunu farkettim,anahtar tabiki de evdeydi,şansıma lanet ederek annemden anahtarları almak için cadde üzerinde bulunan dükkanımıza seyirmeye başladım,bu sefer paçalarımı ayakkabımın içinden çıkarmayı unutmamıştım.Anahtarları aldıktan hemen sonra koşarak eve girdim zira olabileceğim kadar rezil olmutum,kapıyı kapattım ve zarfı açtım ve zarfın ilk cümlesinde belki çoğunuza "atıyo lan bu" dedirtecek şu cümle yazıyordu:"Belki de bugün şans sizde...".Hadi ordan!!!!
TEŞEKKÜRLER TTNET, BENİ KLASİK MÜZİKTEN SOĞUTTUĞUN İÇİN!!
Bilmiyorum bu TTNET le kaçıncı hadisem,internetimin her kesildiği zaman anın da başvurduğum TTNET destek hattından yararlanmak o kadar meşakatli ki o kadar olur yani,bunu yaşayanlarınız eminim ki ne anlatmak istediğimi çok iyi bilip sizde bu konuda benim gibi muzdaripsinizdir,bilmeyenler için kısaca TTNET'in bana atmak üzere olduğu kazığı anlatacağım!!
Günüm kimilerine göre geç,kimilerinin hayal etmeye bile cüret etmediği bir saat olan saat 16:00 da uyanmam ile başladı(çünkü sabah 8 de uyudum,ne gerek varsa),kendime hazırladığım kahvaltı sonrası bloga yeni postlar yazmak için internete girmeye çalıştım ama o da ne bilgisayar görmesi gereken kablosuz ağ bağlantısını göremiyordu??Önce modemi gidip kontrol ettim, yanması gereken ışıklardan Wan ve Lan ışıları gayette parlak bir şekilde yanarken PPP ışığı bu konuda yan çiziyordu.Kablosuz ağları yenilemeye çalıştım fayda etmedi,daha sonra gidip modeme reset attım bu yöntem de işe yaramayınca gidip TTNET destek hattını aradım ve işkence dolu dakikalar başlamış oldu.
Yaklaşık 25 dakika Mozart'dan Rondo Alla Turca'yı(Türk Marşı) defalarca kez dinleyip güç bela operatörlerinden birine bağlanınca hızlı bir şekilde maruzatımı anlattım,genelde bunun gibi durumlar da PPP ışığı ya borcundan dolayı internetin kesilmesi yüzünden yanmıyordur ya da bölgede genel bir çalışma olduğundan dolayı kesilmiştir ve bir kaç saat içinde geleceği söylenir...Herhangi bir borcum olmadığı için bana operatörlerin 2. seçeneği söyleyeceğini düşünmüştüm önce,operatörün bana yapmamı söylediği ve benim artık kaşarı olduğum bir dizi rutin işlemi yaparken ne yazık ki yetkili arkadaş ile olan bağlantım kesildi.Tekrar dahili numarayı çevirmemle tanıdık dost Mozart ve Rondo Alla Turca ile karşılaşmam bir olmasın mı,bu sefer haklarını yemiyeyim 17 dakika içersinde bağlanabildiğim saygıdeğer operatör yaklaşık 17 dakika önce yapmış olduğum işlemeleri kendisine bildirmeme rağmen yeniden yapmam da ısrar etti.Sabırla yaptığım işlemlerden sonra bana modemimin bilgilerinin sıfırlandığını ve en baştan kurmam gereketiği nedenleriyle birlikte anlattı,kendisine teşekkür edip telefonu kapattım...
Kara kara düşünmeye başlamıştım daha bir kaç saat önce yazdığım "Teknoloji Cahili"postunun arifisinde bunun olması ilahi bir teknolojik şaka gibiydi,nazar değdiğine kanaat getirdim, problemi çözmek için kimlerden yardım alacağımı kararlaştırdım.Çözüm için bu işerden anlayan iki adet arkadaşım vardı ama onlardan alacağım yardım modemimin cd sini kaybettiğim için en az 7-8 gün uzayacaktı,ikinci seçeneğim ise yetkili servisi arayıp en az 40 ytl servis ücreti verip evvelsi gün olayı çözmekti,ben de en kısa zaman da internetime kavuşmak için ikinci şeçeneği düşünerek evden çıkıp arkadaşlarım la buluşmaya gittim...
Güzel bi akşamın ardınan eve geldiğim de bir de ne göreyim,modemimin bütün ışıları işaret fişeğiymişçesine yanıyordu,hemen bilgisayarımın başına koştum ve interneti kontrol ettim,gayette düzgün bir şekilde problemsiz çalışmakta idi,garip!!Bu olay üzerine tekrar yetkili servisi aradım bana söyledikleri şey bölgede genel bir çalışma olduğu yönündeydi,sinirlendim hem de çok, durumu bir daha baştan anlatıp eğer ki ben tamir için 40 ytl ödemiş olsaydım bunun hakkında kendilerinin nasıl bir yaptırım uygulayacağını sordum,adam kem-küm etti,klasikleşmiş teknik cevaplardan verdi,yalandan bir özür dileyip başka sorum olup olmadığını sordu!!!
Şimdi bazılarınız "adamlar özür dilemiş işte neyi kovalıyosun" diyebilir ama bu mevzu benim başıma bir değil iki değil defalarca kez geliyor ve internet faturasına gayette tırışka hitmetleri için(bknz:ttnet müzik paketi,sormadan)fazladan meblağlar koyan TTNET nedense bu gibi müşteri hizmetleri konusun da gerekli hassasiyeti gösteremiyor?Eğer ki ben dünyanın en pahalı interneti olan TTNET den kendilerinin bile çelişkiye düştüğü sorunları yüzünden internetimden oluyor ve Mozart'ın kendisinin bile kendinden soğuyacağı kadar Mozart dinliyorsam bu konuda büyüüük bir yanlış var demektir!!Teşekkürler TTNET Türkiye'nin portalı olduğun için!!!
NOT:Ben bu postu yazarken gece internetin yeniden kesilmesi,gene destek hattını arasam, bana genel bir sorun olduğunuve 5 saat içinde halledebileceklerini söylemeleri,artık sinirimi ve nefretimi tüketmem,durmam,sadece elimde ahizeyle durmam!!!
27 Kasım 2008 Perşembe
ASTRO BOY
"100.OOO at gücünde ve altın bir kalbe sahip!..." bu cümle size birşey ifade etmiyor olabilir ama Japonya'da 1951 den beri terkar ediliyor.
Tezuko Osamu tarafından yaratılan ve günümüz mangalarının atası sayılan çizgi kahraman "Astro Boy"un girişi olan bu cümle ,23 Ekim 2009 tarihi itibariyle beyaz perde de yankılanacak.Bir manga ve anime klasiği olan Astro Boy'un yönetmenliğini David Bowers'ın (Balto,Shark Tale) üstlendiği filmin seslendirme kadrosun da ise Nicolas Cage,Donald Sutherland,Kristian Bell gibi önemli oyuncular bulunuyor.İlk Anime olan Astro Boy'u vizyon da görmek için önümüzde uzun bir süre olmasına rağmen sabırsızlıkla ve merakla bekliyor,beklediğimiz zamana da değeceğini düşünüyorum...
BU BLOG HAKKIN DA NE DEDİLER?
Yapmış olduğumuz bir dizi araştırma ve röportajın ardından blogumuzun müptezeli haline gelmiş "Celebrity" kişilerle buluştuk ve sitemizi nasıl bulduklarını sorduk,işte bu soruya verdikleri birbirinden ilginç cevaplar şimdi,Nevresim Takımı Magazin'nde...
BLOGUMUZU NASIL BULDUNUZ:
FATİH TERİM:Ben ders almam,ders veririm!(Hocam soru o değil di)Olsun ders almam!!
DOĞUŞ:Takla atiyim mi?(Şimdi değil)!!
STEVEN SPİELBERG:Gel biz bunun filmini çekelim.(Aaa olurmu ki)Olur olur,paraya para demeyiz!!(Oley)
ATİLLA ARCAN:(Sen kimsin be)Ben doksanlar da çok ünlü bir komedyendim!!(Güvenliiik)
RONALDİNHO:Kaka'yla ben hergün giriyom bloga...(Gerçekten miii)Kek lan bu, dikkatli ol koçum seni Milano da öperler ehehe!!
ÖMER ÜRÜNDÜL:Bloglar arası bağlantıyı kurmalısın bence!(Doğuuş,gel takla at,gelirken de güvenliği çağır)...
İşte yorumlar bunlar.Bir "Nevresim Takımı Magazin"in daha sonuna gelirken sevgili okuyucular,haftaya aynı saatte,aynı yerde buluşmak üzere hoşçakalın!!(Bi takla daha atsaydım keşke)
BLOGUMUZU NASIL BULDUNUZ:
FATİH TERİM:Ben ders almam,ders veririm!(Hocam soru o değil di)Olsun ders almam!!
DOĞUŞ:Takla atiyim mi?(Şimdi değil)!!
STEVEN SPİELBERG:Gel biz bunun filmini çekelim.(Aaa olurmu ki)Olur olur,paraya para demeyiz!!(Oley)
ATİLLA ARCAN:(Sen kimsin be)Ben doksanlar da çok ünlü bir komedyendim!!(Güvenliiik)
RONALDİNHO:Kaka'yla ben hergün giriyom bloga...(Gerçekten miii)Kek lan bu, dikkatli ol koçum seni Milano da öperler ehehe!!
ÖMER ÜRÜNDÜL:Bloglar arası bağlantıyı kurmalısın bence!(Doğuuş,gel takla at,gelirken de güvenliği çağır)...
İşte yorumlar bunlar.Bir "Nevresim Takımı Magazin"in daha sonuna gelirken sevgili okuyucular,haftaya aynı saatte,aynı yerde buluşmak üzere hoşçakalın!!(Bi takla daha atsaydım keşke)
TEKNOLOJİ CAHİLİ ve HAFTANIN ŞARKISI
Nasıl bir giriş yapacağıma çok kafa yorup,orjinal bir şey bulamadığım için böyle bodoslama girmeye karar verdim ve görmüş olduğunuz gibi girdim sevgili Nevresim Takımı okuyucuları bunun için şimdiden özürlerimi sunar ve yazıya başlarım!Efendim başlık da sözü geçen Teknoloji Cahili sıfatını almış insan kişisi bizzat ben olmakla beraber bundan oldukça utanmaktayım daha henüz oluşturmuş olduğum(yaratmak demiyorum neden,çünkü o olayın patentini Allah almış)bu blog la ilgili beceremediğim o kadar çok şey var ki hepsini yeni yeni öğreniyorum, mesela dikkat ettiyseniz bir adet saat koydum blogun sağına,gene o saatin altına siteye giriş sayısı ve onun da altına müzik şeysi(neysi?)!İşte koymuş olduğum bu "müzik şeysi"ne her hafta yeni bir şarkı eklemeyi ve "haftanın şarkısı"olayına girmeyi düşünüyorum ama o haftanın şarkısı"günün şarkısı"na da dönüşebilir "ayın şarkısı"na da bu tamamen benim üşengeçilitemin(?) durumu ile alakalı,umarım koyabildiğim parçaları beğenirsiniz.O değil de azıcık şu "Nerd"lük hadisesininin ,teknoloji kısmından istiyorum, belediyeye başvurdum, bakalım sonuç ne olacak...
26 Kasım 2008 Çarşamba
KARİM BENZEMA
Performansın üst düzeyde gene ve yükselmeye de devam ediyor,bugün yine golünü yazmışsın artı bir de asist ne güzel.Lyon da kaldığın her maç fiyat etiketini yükseltiyorsun bu da Lyon açısından güzel,seni sene sonun da Avrupa'nın hangi devi alacak merakla bekliyorum ve senin için yazılmış güzel bir şarkı söylüyorum:BENZEMA'z, kimseee sanaaa...
KIZ KARDEŞİMLE DİYALOGLAR-2
ÇAĞLA:Abi,sana deseler ki ya Çağla'yı öldürücez ya da elini kesicez,hangisini seçersin?
BEN:Kimler diyo bunu?
ÇAĞLA:Yaa sen onu boşver soruya cevap ver!
BEN:Hangi elimi kesicekler, sağ elim olmaz, biliyosun onunla çiziyorum ben...(Çağla'nın burda gözleri dolar)
ÇAĞLA:Hıı beni ne kadar sevdiğin belli(abisi burda gülümseyerek,Çağla'yı öpmeye çalışır)
ÇAĞLA:Öpme beni, istemiyorum,bana deseler ya abini öldürücez ya da senin kafanı kesicez seç,ben kafamı kesin derdim!!!(Abisi burda kahkaya boğulur)
BEN:Kim kızım bu psikopatlar?
...Kız kardeşim kendi kurduğu dünya da ki kötü adamların bana sunduğu seçeneklere verdiğim cevapları beğenmeyen ve kendi kendini ağlatmayı başarabilen 15 yaşın da bir ergen,duygusal ergen,kurgusal ergen!!!
BEN:Kimler diyo bunu?
ÇAĞLA:Yaa sen onu boşver soruya cevap ver!
BEN:Hangi elimi kesicekler, sağ elim olmaz, biliyosun onunla çiziyorum ben...(Çağla'nın burda gözleri dolar)
ÇAĞLA:Hıı beni ne kadar sevdiğin belli(abisi burda gülümseyerek,Çağla'yı öpmeye çalışır)
ÇAĞLA:Öpme beni, istemiyorum,bana deseler ya abini öldürücez ya da senin kafanı kesicez seç,ben kafamı kesin derdim!!!(Abisi burda kahkaya boğulur)
BEN:Kim kızım bu psikopatlar?
...Kız kardeşim kendi kurduğu dünya da ki kötü adamların bana sunduğu seçeneklere verdiğim cevapları beğenmeyen ve kendi kendini ağlatmayı başarabilen 15 yaşın da bir ergen,duygusal ergen,kurgusal ergen!!!
CHEMCHUK BROTHERS
Umut Sarıkaya karikatürlerini animasyon haline getirmiş olan Cihan Arıcı isimli arkadaşın pek harikulade çalışmalarını görmek istiyorsanız burdan girebilir,birbirinden komik 8 videoyu izleyebilirsiniz!Benim favorim Jamal feat Chemchuk Brothers adlı video,iyi seyiler...
86'NIN KUYRUK ACISI
Efendim,Ian Wellworth adlı vatandaş İskoçya-Arjantin maçından sonra bıçakla hazır bir vaziyette Maradona'yı bekliyormuş öldürmek maksadı ile.Bu arkadaşın Maradona'ya olan kininin sebebi ise,Maradona'nın 86 Dünya Kupası'nda İngiltere'ye attığı goller yüzünden yaptığı"iddaa"kuponunun yatmasıymış.O zamanın parasıyla 600 euro değerinde bahis oynayan I.W kazansaydı bugün ki değeri 3000 euro'ya eşit bir balya indirecekmiş.Bu olay yüzünden karısı kendisini terk etmiş ve hayatta ki herşeyini kaybetmiş,psikolojik tedavi almış.22 yıllık kuyruk acısının intikamını almak isteyen İngiliz vatandaşı Ian,adam öldürmeye teşebbüsten 5 yıl hapis istemiyle yargınacakmış,kendisini kınıyoruz!
YOKUM DİYOR!!!
FENERBAHÇE:1-PORTO:2
Şansızlık,acemilik,ruhsuzluk...Bunlar geçen sene ki Fenerbahçe'nin yanına getirilmesi en imkansız kelimelerdi ama bu sene ne olduysa oldu ,şu an itibariyle Fenerbahçe ile en çok özdeşleşen kelimeler halini aldılar!Neyi yanlış yaptığımızı ya da neler yapmalıydık gibi teknik konulara girmeyeceğim zaten benim haddim değil ama bir şeylerin yanlış gittiği ve değiştirilmesi gerektiği de yadsınamaz!Gecenin Fenerbahçe adına tek olumlu gelişmesi Arsenal'in galip gelmesiysi.Artık 10 Aralık gecesinde Uefa için Kiev'i yenmekten başka çaremiz kalmadı,bakalım Fenerbahçe, "spiker klişesi" söylemiyle, soğuk bir Kiev gecesinde içimizi ısıtan bir galibiyete imza atabilecek mi?
25 Kasım 2008 Salı
FENERBAHÇE-PORTO
24 Kasım 2008 Pazartesi
DİSNEY NATURE-EARTH
BBC tarafından hazırlanan "Planet Earth" belgesel-dizisinden uyarlanan "Disney Nature" serisinin ilk bölümü "Yeryüzü",22 Nisan 2009’da vizyonda olacak.Yapımcılığını 2006 yılında Belgesel Oscar'ını kazanmış olan,penguenlerin hayatını anlatıldığı "Journey of the Emperor" filminin yapımıcısı Luc Jacquet'in üstlendiği yapım, belgesel seven sevmeyen herkese görsen şölen yaşatacak.
FUTBOL SEVEN KIZ
Yıllardır erkeklerin hayalidir "bir kız arkadaşım olsun,futbolu sevsin,birlikte maç izleyelim" şeklinde ama ne yazık ki böyle bir kızla tanışmak, biz erkek insanlarının ütopyası olmaktan öteye geçememiştir.Arkadaşlardan"bizim arkadaşın sevgilisi var kız futbol manyağı,birlikte Pes oynuyoruz,hepimizi sıraya diziyo" duyumları da almıyor değiliz ama zaten o kızlar hep"arkadaşın ,arkadaşı" nın sevgilsi olmuştur!Fakat ne yapacağımı biliyorum...
Futbol seven kız hayali için Brezilya,Copacabana plajından kendime hanım bakıcam,sol ayağı en kuvvetlisini babasından istiycem,evlendikten sonra her hafta halısaha maçların da aynı takımda olucaz.Maçta "hanııım,tersee"diye bağırıcam ,hep kendine oynarsa"şahsi oynama karıcığım",diye sitem edicem,attığımız gollerden sonra birlikte"yengeç dansı" yapıcaz...
Neyse bu kadar saçmaladığım yeter ama unutma ki arıyoruz seni futbol seven kız,biliyorum bir gün yolda yürürken topu omzun da sektire sektire geliceksin"Altışarlıktan çift kale maç yapıyoruz bir adam eksik oynarmısın"diyceksin,ben de"ayakkabı bulun oyniyim,yanlız kaleye geçmem" diycem ve olaylar gelişecek,sonsuza kadar mutlu yaşayacağız(sonsuz olmasa da hatrı sayılı bir süre,anti-aging,plates,yoga bunlar hep ömür uzatır!)...Yanlız şu üstteki karikatürde ki gibi bi hatunada denk gelebiliriz,aman dikkat!
24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜ
Tüm Öğretmenlerimizin,Öğretmenler Günü'nü kutlarken,bir Öğretmen çocuğu olarak burdan babamın öğrencilerine sesleniyorum.Güzel hediyeler alın çocuklar,hep kravat,gömlek felan alıyosunuz bana yaramıyo, beni de düşünün hediyeleri alırken, hadi görüyim sizi zeka küpleri güzel hediyelerinizle sokağa dökün bizi!!
SPONTANE BİR GÜN,TZAMETİ ve BEŞİKTAŞ
Güzel bir Pazar günüydü,Ekim ayı olmasına rağmen hava oldukça sıcak sayılırdı!Arkadaşım Burak'la buluşmak için,kuaför salonlarının olduğu yere doğru yürüdüm.Burak'la buluştuğumuz da günümüzü nasıl geçirelim şeklinde beyin fırtınası yaparken Burak'tan "Taksim'e sinemaya gidelim mi lan,abim geçen Alkazar'da bir filme gitmiş çok beğenmiş" önerisi geldi,benden de"oluur, gidek" yanıtı geldikten sonra ilk otobüsle yola koyulduk.
Taksim'e vardığımız da İstiklal'in aşşağısında doğru yürümeye başladık,bir yandan Burak'la bir şeyler konuşurken diğer yandan da göz ucuyla tanıdık birisi varmı diye etrafı süzüyordum,bilirsiniz bu tarz genç popülasyonunun yoğun olduğu yerlerde bir tanıdık bir arkadaş görmek,ayaküstü sohbet etmek insana"cool" luk hissi veriyor,yani en azından ben öyle hissediyorum.Neyse Alkazar'a ulaştığımız da Burak "yalnız filmin ismini hatırlamıyorum lan,garip bi ismi vardı"dedi ben de"filmelere bakalım hatırlarsın" cevabını verdim,yanlış filme girme endişesiyle Alkazar'a girdikten sonra afişlere bakmaya başladık,bir çok sanatsallığın uçların da gezer görünümlü Avrupa filmi vardı,bu filmler arasın da Burak'ın tabiriyle en "garip" isimli olan film "Tzameti" idi,heralde budur diyip gişeden biletleri aldık,aslın da ikimizin de fazla parası yoktu ama Alkazar'ı bilmeyenler için anlatayım:Alkazar, İstanbul da ki diğer sinema salonlarına oranla düşük fiyatlı olup,bol efektli Hollywood filmleri yerine bağımsız Avrupa filmlerine yer veren ve güzel mimarisiyle dikkat çeken pek harikulade sinema salonudur.Yani para açısından pek sorunumuz yoktu,tek kaygımız ismini ilk kez sinema salonunda gördüğümüz ve hakkında en ufak bir bilgiye sahip olmadığımız bu filmin güzel olup olmadığı yönüdeydi.Salona girip koltuklarımıza oturduk,ışıklar söndürüldü ve film başladı.
Filmin başların da bir belirsizlik hakimdi dakikalar ilerledikçe filmin akışı Burak'la benim günüm gibi spontane gelişip,gittikçe ilginçleşmeye başlıyordu.Filmin ortalarına gelindiğinde repliklerin birinde"İstanbul"lafı geçti,yabancı bir film de Türkiye ve Türkiye'ye ait herhangi bir şey geçtiğinde mutlu olup daha da bir dikkat kesilen her Türk gibi ben de sevinip içimden "aaa İstanbul dedi lan"diye geçirdikten sonra Burak'ın kulağına "Turkiyaa,dışşş,dışş,dışş,dışşş"diye fısıldayıp elimi silah şeklinde havaya ateş eder pozisyona getirdim,sessizce güldü...Film bitti,bizde ağızlarımız kulaklarımız da beklentimizin de üstünde güzel olan bir filmi izlemenin mutluluğuyla sinemadan İstiklal'e doğru seyirtmeye başladık,film hakkın da yorumlar da bulunup caddeyi turluyorduk,bir yandan gördüğümüz güzel kızları çaktırmadan birbirmize gösterip diğer yandan eve nerden gideceğimizi kararlaştımaya çalışıyoduk.En sonun da İstiklal'de son bir tur atıp caddenin üst kısmında ki büfelerden bira alıpYıldız Parkı yolundan Beşiktaş'a biraları içe,içe gitmeye ordan da otobüsle eve dönmeye karar verdik.Taksim'i son kez turlayıp yukarı doğru yürürken ben gene göz ucuyla tanıdık varmı diye bakıyordum,kimseyi göremedim, üzüldüm.
Yıldız Parkı yolunda biralarımızı içe,içe yürümeye başladık,Beşiktaş'a yaklaştıkça İnönü Stadı'ndan çoşkulu Beşiktaş seyircisinin sesi gelmeye başladı,sahi ya bugün maç vardı.Burak'tan"maça girelim mi lan" sorusu geldi bende olumlu karşıladım ama yeterince paramız yoktu nasıl giricektik ki,sonra aklımıza Beşiktaş'ın her maçına giden kapalı kombinesi olan arkadaşımız Aziz geldi.Maç başlayalı çok olmuştu eğer içeri girebilirsek, dönüş yolu için Aziz'e güvenebileceğimizi biliyoduk.Stada koştuk,hemen karaborsacılar bilet satmak için yanımıza geldi,ilk satıcı iki bilete45 lira istedi,biz de cebimizde ki son para olan 30 lirayı teklif ettik, zaten maçın çoktan başladığını bu dakkadan sonra bizden başka müşteri bulmasının zor olduğunun ekseriyetle altını çizdik,kabul etmedi.Başka bir satıcıyla da aynı pazarlıkları yapıp onunda teklifimimizi kabul etmemesi üzerine 3.satıcıya en baştan durumumuzu anlattık.Ekstradan 5 lira daha talep eden karaborsacıya cebimizin boş astarlarını gösterdik,başka paramızın olmadığına inanan satıcı çaresizce teklifimizi kabul edip biletleri bize uzattı.
Hızla yeni açık trübününe girdik,stada girer girmez skor tabelasına baktık,Beşiktaş:0-Gençlerbirliği:0 yazıyordu.Boş koltuklara oturup maçı izlemeye başladık aynı zamanda da Aziz'e ulaşmaya,mazallah Aziz'i bulamazsak eve dönmek konusun da ciddi bir sıkıntı bizi bekliyordu,bir kaç denemede sonra cep telefonuyla yaptığımız görüşmede Aziz'e bizimde stadda olduğumuzu,maçtan sonra buluşmamızı anlatmaya çalıştık,çalıştık diyorum çünkü Aziz kapalının tam ortasın da olduğu için gürültüden sesimizi duyuramıyorduk bizde sorunu mesaj atarak çözmeye çalıştık,bir kaç dakika sonra attığımız mesaja"devre arasın da kapalının oraya yürüyün" şeklinde bir cevap geldi,artık gönül rahatlığıyla ilk yarıyı seyredebilirdik.İlk yarı bitti o sıralarda Beşiktaş'a yeni transfer olan Delgado hakkında ki izlenimlerimizi birbirimize anlatırken yeni açıkla, kapalının birleştiği tellere doğru yöneldik.Oraya vardığımız da Aziz tellerin arkasında bizi bekliyordu,kısaca günümüzü anlattıktan sonra maç bitiminde buluşacağımız mekanı belirledik, bu sırada bir kaç Beşiktaş taraftarı yeni açıkdan telleri aşıp kapalıya 50 lira değerinde atlayışlar yapıyordu,Aziz bize de aynı şeyi yapmamızı söyledi ama çoktan güvenlik görevliler olay yerine varmıştı,bu fırsatı kaçırdık.Maçta 2.yarı başladı Burak bir Galatasaray'lı bende bir Fenerbahçe 'li olarak Beşiktaş trübünlerindenin"içinde ki İrlanda'lılar" dık.Eğer Beşiktaş'ın puan kaybetmesini ummuyorduk dersem yalan olur ama kısır geçen maçGökhan Zan 'ın68.dakika da attığı golle 1-0 bitti,Gençlerbirliği , 90.dakika da golle burun buruna gelse de yanılmıyorsam10 numara lı oyuncusunun acemice vuruşuyla oyundan 1 puan alma şansını kaybetti.
Staddan çıktık maçtan aklımız da Beşiktaş trübünlerinin şovu hariç pek kayda değer bir şey kalmamıştı.Devre arasın da kararlaştırdığımız yerde buluştuktan sonra eve giden minibüse bindik,yol paramızı Aziz verdi,mahalleye geldiğimizde biraz takılıp iki tek atıp evlere dağıldık.Eve gidince yemek yiyip,internette film hakkın da bazı yazılar okudum,Fransa-Gürcistan ortak yapmı olduğunu görünce film içinde ki Fransızca alt yazıyla yer alan repliklerde ki dilin Gürcüce olduğuna karar verdim.İnternette biraz daha takıldım,son olarakLou Reed 'den Perfect Day şarkısını dinleyip,yatmak için yatağa yöneldim,yorulmuştum birazcık,hemen uykuya daldım...
İçinde Beşiktaş ve Tzameti geçen sosyalliğin dibine vurduğumuz spontane gelişen güzel bir Pazar günüydü,Ekim ayı olmasına rağmen hava oldukça sıcak sayılırdı!
BRAD PITT ve ANGELINA JOLIE
Brad Pitt ve Angelina Jolie'ye sesleniyorum burdan beni de evlat edinin lütfen.Yanlış anlamayın gerçek annem ve babamla bir sorunum yok ama ben sizin çocuğunuz olmak istiyorum.Maddox,Zahara,Pax evlatlık olan kardeşlerimin isimleri yanlarına da bir adet Çağdaş eklense güzel olmaz mı,bence tam evlatlık ismim var, hem fazla çocuk göz çıkarmaz be.Brad baba(şimdiden alıştım baba demeye) haftasonu baba-oğul aktivitesi olarak baseball oynasak,birlikte Dodgers'ın maçına gitsek...Angelina anne senle Brad babam ve kardeşlerim için brunch hazırlasak,yeni doğan ikizler için patik örsek süper olmazmı hem siz galalara,davetlere gittiğiniz zaman çocuklara da ben bakarım,iş bi okeyinize bakar he deyin anında yanınızdayım,bakın şimdiden kimliğimi bile hazırladım cevabınızı bekliyorum.Sizi seven ,oğlunuz olma adayı Çağdaş Yucin Pitt.
23 Kasım 2008 Pazar
WHAT THE HELL!
Bu golü kaçırdığını gördükten sonra "bu herif bi daha iflah olmaz" dedim kendi kendime, adam gitti İspanya gol kralı oldu.
Not: Guiza'yı karıştırmayın!
HACI
Hacca gidip hacı olan vatandaşlarımızın bu işi sırf "Hacı naber","İyilik Hacı senden naber"şeklinde ki hitap tarzını cümle içinde tam anlamıyla söyleyebilmek için yaptığını biliyormuydunuz?Bunları yazan parmaklarımın çok kötü bir şekilde çarpılacağını,cehennem de çatır çatır kızaracağımı tahmin ediyorsunuzdur.Kafam yanacak,kolum yanacak,üst dudağım yanacak...saygılar!
22 Kasım 2008 Cumartesi
STAR TREK
STAR TREK-XI,yeni nesil Star Trek filmi,vizyon tarihi Mayıs 2009,yönetmen koltuğun da Lost un yaratıcısı J.J Abrahams var,Chris Pine,Eric Bana,Simon Pegg,Winona Ryder filmin kadrosun da ki önemli oyuncular.En merak edilen karakter olan Mr Spock'ı ise Heroes dizisinin kötü adamı Sylar'ı oynayan Zachary Quinto canlandırıyor.Bu filmi görünce de insanın aklına ister istemez Turist Ömer Uzay Yolunda filmi ve filmde Mr Spock'ı canlandıran Erol Amaç'ın bilgisayarla kurduğu efsane diyalog gelmiyor değil:
-Kompiter "zıt"ne demek?!
ANKARAGÜCÜ:0-FENERBAHÇE:0
Aslında Sıkıcıgücü:O-Sıkıcıbahçe:O demeliydim zira o kadar sıkıcı bir maçtı ki oyun içersinde en heyecanlandığım pozisyon Maldanado nun kaptırdığı top sonrası Fenerbahçe kalesine atılan şuttu...Fenerbahçe'nin bu seneki deplasman performanslarından klasikleşmiş bir örnek olan maçtan sonra "2 puan kaybettik ama 1 puan da kazandık,zorlu bir deplasmandan alınan 1 puan iyidir" diyen Aragones'e birisinin zorlu deplasmandan ziyade herhangi bir deplasmandan ne zaman puan 3 alacağımızı sormasını isterim!Puan kaybedilen maçlardan sonra gelenekselleşmiş olduğu üzere önlerinde ki maçlara bakacak olan futbolcularımızın haftaiçi oynanacak olan Porto maçı ve ardından gelen Beşiktaş maçlarında ne yapacaklarını merakla bekleyip,umarım o karşılaşmalardan sonra da önlerinde ki maçlara bakmak zorun da kalmamalarını dilemekteyim!
THE TOURİST
Quartier de la Madeleine( from Paris, I Love You)
Paris, je t'aime filminden alıntıdır,Elijah Wood'un başrolünü oynadığı bu kısa film de ona eşlik eden diğer başrol oyuncusu yeni Bond kızı
Olga Kurylenko'dur,kendisi arka sokaklar da vampir arama sebebidir.
Paris, je t'aime filminden alıntıdır,Elijah Wood'un başrolünü oynadığı bu kısa film de ona eşlik eden diğer başrol oyuncusu yeni Bond kızı
Olga Kurylenko'dur,kendisi arka sokaklar da vampir arama sebebidir.
TAKIM SEVGİSİ NEDİR?
SİDİK YARIŞI
Erkek muhabbetlerinde bazı konular vardır ki,o konuya girildiği andan itibaren iş tam anlamıyla "sidik yarışı"na döner,herkes sırasıyla o konu hakkında çok ilginç bulduğu bir anısını anlatırken o sırada anlatıcıyı dinliyor gibi gözüken grubun geriye kalan kısmı adeta bir sinsi gibi aklından kendi anlatacağı ve daha ilginç olduğuna inandığı anısını tasarlayarak kıpır kıpır sıranın kendisine gelmesini bekler.İşte ben de muhabbetin sidik yarışına dönmesine neden olan konulardan bir kaç tanesini başlıklar halinde anlatmaya çalışacağım:
İDDAA ve AT YARIŞI:Bu ilk başlık da ki konu aynı zaman da işin bir kaybetme kısmının da olduğu tek muhabbet.Herkes sırasıyla yaptığı kuponun nasıl tek maç ya da yarıştan yattığını,bulduğu çok yüksek ganyanlı oranları,yırtmak üzere olduğu kuponun nasıl mucizevi şekilde döndüğünü anlatır ve anlatmaya da devam edecektir...
OKUL ve FIRLAMALIK ORANTISI:Bu mevzu da ise milyonlarca lise mezununu gibi kendi sınıfını en fırlama gören grubumuzun elemanları sırasıyla hocalarla nasıl dalga geçtiklerini,yazılı da nasıl kopya çektiklerini,dersi nasıl astıklarını ağzından sular aka aka anlatır.Amiyane tabirle okulun en "piç"sınıfı olmakla övünen bu arkadaşların hocayı camdan atıp,sınıfı yaktığını idda eden versiyonları bile vardır...
ARABA ve HIZ TUTKUSU:Klasik erkek muhabbetlerinden olan araba muhabbetin de herkes sırasıyla kendi şöförlüğünü konuşturur,atari de en yüksek skora sahip olan bi çocuğun hazzı gibi kendi "high score"u olan gördüğü en yüksek ibreyi,trafikte kendisini düelloya davet eden orta çağ şövalyesine nasıl toz yutturduğunu,atlattığı kazaları,girilen makasları ve buna benzer bir sürü konuyu en ince detayına kadar anlatır.Ha bu arada yaptığı bunca yarışa,atlattığı onca kazaya ve trafik kuralı ihlaline rağmen halen kendisini çok iyi bir şöför olarak görmesi de işin ironi kısmıdır...
KIZ MEVZUSU:Bir erkek muhabbetinin olmazsa olmazı olan bu muhabbette,grubumuz elemanları tabi ki ve mutlak surette kadınlar üzerinde ki zaferlerle dolu olan öykülerini anlatır.Kendisini kesen güzel bir kızı nasıl tavladığını,hangi teknikleri kullandığını,kızla konuştuğu akıl dolu diyologlarını bir pembe dizi zerafetinde dillendirir.Bu muhabbette yaptığı girişimin başarısılıkla sonuçlandığını söyleyen tek erkeğin balmumu heykeli 1895 den beri Madame Tussauds müzesinde sergilenmektedir.
21 Kasım 2008 Cuma
HAYATIN DA SON 10 DAKİKA KALSA ÇAĞLA NE YAPARDI?
Saat şu an sabaha karşı 04:38,bişeyler çizerken ses olsun diye televizyonu açtım,kanal show tv,"Herşey Dahil" adlı bir program var,sabah programının tekrarı,Alişan ve Çağla Şikel sunumu,programda yaşayan ölü Bayhan da var 2 sene hapis mi yatmış ne,şarkı söylüyor kafa felan sallıyor bildiğin sabah programı yani,bir şarkı söylüyor Bayhan dikkat etmediğim için anlamadım ama o şarkısını söyledikten sonra birbilerine soruyorlar"doktora gittin mesela 10 dakika ömrün kaldığını söyledi ne yaparsın"şeklinde ki ne tarz bir doktor bu ,ya da ne tarz bir teşhis onu da sallamıyorum,neyse sonra Bayhan "sanat için bişeyler yapardım"gibisinden bir şeyler söylüyor,Alişan ailemle ve sevdiğim insanla geçiririm tarzı klişe bir cevap veriyor,herkes Çağla Şikel'in cevabını beklerken alt yazıda"hayatın da son 10 dakika kalsa Çağla ne yapardı"yazısı geçiyor ben bu satırları yazarken köpeklerin havlama sesini duyuyorum dışardan, ardından da bir kadın çığlığı,balkona çıkıp bakıyorum kimseyi göremiyorum,inşallah kadını yememiştir köpekler diye temenni edip yazıyı bitiyorum.
SCHWEPPES KISA FİLM FESTİVALİ
Televizyon da zaten reklamını görmüşsüzünüzdür,bende bayağıdır merak ediyordum bugün girip baktım filmlere,ilk izlenimim olarak filmlerin güzel olduğunu söyleyebilirim zaten şu an topu topu 3 film var ,benim favorim şimdilik "Magnıfıque"adlı Fransız yapımı,şimdilik dememin sebebi ise siteye yakın da yeni filmlerin konulacağının söylenmesi,"Magnıfıque" hariç diğer filmler de fena değil , merak edenler http://www.schhh.com.tr/ adresinden girip filmleri izleyebilir...Bu arada daha önce yazmış olduğum "Şirket" muhabbeti bu filmlerden "Jet Black"de de karşımıza çıkmakta...
20 Kasım 2008 Perşembe
MADDE BAĞIMLISI-1
*Okuduğum bloglar da ki en keyifli yazıların madde halinde yazılan kısa yazılar olduğunu görgüğümden, ben de kendi maddelerimi sıraladığım bir seri yapmaya karar verdim bu da serinin 1.dir...
*6.His de Haley Joel Osment filmin bir sahnesinde "ne zaman ürperirsen bil ki yanından bir hayalet geçiyordur" der,eğer bu doğruysa benim sapık bir hayaletim var çünkü ne zaman işesem ürperiyorum...
*Cefakar New York halkını kim koruyacak bilemiyorum,uzaylısı,canavarı,depremi,meteoru hep bu şehirdedir,gökdeleni gören geliyor durumu vardır,haftasonu aşortmanlarını(eşotmanın bir büyüğü) çekip rahat rahat şöyle bir uzanamıyor garipler,yazık...
*Yemekteyiz programın da ki Nail uyuz oluyorum olum sana,hele Nika'ya o 5 puanı verdin ya yalakalığın da bu kadarı,sanarsın gurme puşt illa her şeyi eleştiricek,koycaksın bunun önüne menemeni ye lan diyceksin,çok bilmiş seni...
*İlerde bir oğlum,bir kızım olmasını isitiyorum,oğlumun adını Efe,kızımın adını Mine koyucam,böylece bir araya geldiklerinde EfeMine olucaklar...
*Stelyo Pipis ne yapıyordur acaba şimdi...
*Friska Viljor grubunu bilmeyenlere şiddetle tavsiye(klişe)ederim,özelikle Gold şarkısı pek bir hoştur...
*Ev arkadaşım Tanrı diye keyfine bir sit-com yazdım ama eğer ki bir yerlerde yayınlanırsa kafamın kesilme olasılığı yüksek,aman diyim...
*Bu günlük bu kadar madde yeter,bir daha ki Madde Bağımlısı programına kadar bir yerlerden Aygaz ın müziğini dinleyin efem...
*6.His de Haley Joel Osment filmin bir sahnesinde "ne zaman ürperirsen bil ki yanından bir hayalet geçiyordur" der,eğer bu doğruysa benim sapık bir hayaletim var çünkü ne zaman işesem ürperiyorum...
*Cefakar New York halkını kim koruyacak bilemiyorum,uzaylısı,canavarı,depremi,meteoru hep bu şehirdedir,gökdeleni gören geliyor durumu vardır,haftasonu aşortmanlarını(eşotmanın bir büyüğü) çekip rahat rahat şöyle bir uzanamıyor garipler,yazık...
*Yemekteyiz programın da ki Nail uyuz oluyorum olum sana,hele Nika'ya o 5 puanı verdin ya yalakalığın da bu kadarı,sanarsın gurme puşt illa her şeyi eleştiricek,koycaksın bunun önüne menemeni ye lan diyceksin,çok bilmiş seni...
*İlerde bir oğlum,bir kızım olmasını isitiyorum,oğlumun adını Efe,kızımın adını Mine koyucam,böylece bir araya geldiklerinde EfeMine olucaklar...
*Stelyo Pipis ne yapıyordur acaba şimdi...
*Friska Viljor grubunu bilmeyenlere şiddetle tavsiye(klişe)ederim,özelikle Gold şarkısı pek bir hoştur...
*Ev arkadaşım Tanrı diye keyfine bir sit-com yazdım ama eğer ki bir yerlerde yayınlanırsa kafamın kesilme olasılığı yüksek,aman diyim...
*Bu günlük bu kadar madde yeter,bir daha ki Madde Bağımlısı programına kadar bir yerlerden Aygaz ın müziğini dinleyin efem...
WHO WATCHES THE WATCHMEN?
Trailer da ki şarkı:Smashing Pumpkins - The End Is the Beginning Is the End
COMPANY
Prison Break,Lost,Heroes,Jericho,Kyle XY...bunlar benim saydığım, içinde "Şirket"geçen diziler.Bir şirket muhabbetidir gidiyo anlamsız bir şekilde,sanki bu dizilerin senaristleri dizinin gizemi hafiften kaçmaya başladığı anlar da aman abi hiç kasmayalım bütün kötülüklerin anası "Şirket"tir yazıp olayın içinden sıyrılalım kolaylığı içersindeler ya da bu şirketler başka bir şeyi mi simgeliyor da ben anlamıyorum.Mesela bizde ki diziler de bu "Şirket"in türevi "Derin Devlet"tir.Neyse biz izlemeye huşu içersinde devam edelim bakalım bu "Şirket" olayı nereye varacak...O zaman içinde şirket geçen bütün dizilere Mor ve Ötesi'nden gelsin(söyle Harun): "Şirket mirket anlamam,anlasam da anlamam"...
-Bey içerden bi tıkırtılar geliyo hırsız olmasın sakın?!
*Şirkettir hanım şirket,yat uyu!!!
GEOWYNS
Çok severek okuduğum ve şiddetle tavsiye ettiğim http://geowyns.blogspot.com blogunun sevgili ve saygıdeğer sahibi Sinem hanıma desteği için burdan sonsuz teşekkürlerimi sunmayı bir borç bilirim ve Doğuş'un en taklalı şarkısı "Sevda yüklü trenler"i kendisine armağan ederim...
GEORGE CLOONEY
Efendim şimdi hepiniz İbrahim Tatlıses'in BİR KULUNU ÇOK SEVDİM şarkısını bilirsiniz,şu an yapacağınız şey şarkının nakarat kısmı varya hani "Bir kulunu çok sevdim ,o beni hiç sevmiyor, kalbimi ona verdim artık geri vermiyor"işte o kısma "bir kulunu" yerine George Clooney ekleyerek okuyorsunuz şarkıyı, ortaya ne çıkıyor"George Clooney çok sevdim,o beni hiç sevmiyor,kalbimi ona verdim,artık geri vermiyor",peki böyle ne oluyor derseniz komiklik oluyor,hoş oluyor derim,özellikle bayanlar söylerse bu şekilde daha da bir hoş oluyor derim...
HARRY POTTER and the HALF- BLOOD PRİNCE
Serinin 6. filmi Harry Potter and the Half-Blood Prince 17 Haziran 2009 vizyona giriş tarihi Amerika'da ,ülkemizde de aynı tarih de girer sanırım,benim gibi seriye 16 yaşın da başlamış ve şu an insan irisi haline gelmiş,filmi de muhtemelen kardeşini kamuflaj olarak kullanıp izleyecek olan herkese selam olsun.
J'attendrai le suivant (Sonrakini bekleyeceğim)
Gerçekten çok hoş bir kısa film büyük ihtimalle çoğunuz izlemişsinizdir,izlemeyenler ve yeniden izlemek isteyenler için koydum,türkçe altyazılısını başka bir yerde bulamadım umarım herkes seyderedebilir,"vurucu son"a güzel bir örnektir,iyi seyirler.
EDİT:Buldum youtube videosunu da sildim bu arada bu film 2004 avrupa film festivali en iyi kısa film ödülünü almış ve en iyi kısa film dalında 2003 yılı oscar adayı olmuş...nayss.
10'UN BAŞLANGICI
Diego Armando Maradona futbolun efsane 10 numarası bir diğer efsane Arjantin milli takımı ile çıktığı ilk maçta İskoçya yı Maxi Rodrigez in 8. dakika da attığı golle deplasman da 1-0 mağlup ederek güzel bir başlangıç yapmış oldu,tüm futbol severlerin heyecanlandığı bu birliktelik umarız bir mutlu son daha bahşeder biz futbol aşıklarına.Bu yazıyı İbrahim Tatlıses'in 1982 yapımlı filmi "Alişan"dan bir replikle bitirelim:
-Maradona Maradona kurban olam yaradana!!
19 Kasım 2008 Çarşamba
AVUSTURYA:2-TÜRKİYE:4
Maçı izleyemedim o yüzden takımla ilgili iyi ya da kötü bir yorum yazmam çok zor ama skor açısından bakınca artık hazırlık maçlarını da kazanmayı öğreniyoruz diyebilirim,güzel olan bir diğer şeyde Tuncay'ın formu,sakatlık döneminden çıkan Tuncay attığı 3 golle iyi bir performans sergilemiş,İspanya maçına daha çok var ama Tuncay formunu bu şekilde sürdürürse bu maçlar da en güveneceğimiz futbolculardan olacaktır sanırım.
SÜPER OBAMA WORLD
Amerika nın ilk siyahi başkanı Barack Obama nın,Robert Sunding ve William Jacobson tarafından Nintendo nun efsane oyunu Süper Mario World den esinlenerek hazırlanan oyununda,Obama nın temsili Amerika haritası üzerinde Amerikan bayraklarını toplayarak başkanlık yolunda ilerlemesini sağlıyorsunuz,kötü karekterler olarak hortumcular,domuzlar,Cumhuriyetci parti yandaşları ve başkan yardımcısı adayı Sarah Palin yer alıyor,oyunu bu adresten http://superobamaworld.com/l oynayabilir Obama ya ikinci zaferini sanal dünya da yaşatabilirsiniz:
HALUK BİLGİNER-OKAN BAYÜLGEN-LEVENT ÜZÜMCÜ
Türkiye de her ciddi reklamın seslendirmesini Haluk Bilginer,her animasyon filmi ve reklamlamını Okan Bayülgen,her neşeli reklamı ise Levent Üzümcü mü seslendiriyor ne?!
KIZ KARDEŞİMLE DİYALOGLAR
ÇAĞLA:Abi eve kum torbası alalımmı?
ALENGİR:Kum torbası mı?
ÇAĞLA:He kum torbası!
ALENGİR:Kum torbasını napıcan lan?
ÇAĞLA:Ne biliyim yumruk felan çalışırız!
...kız kardeşim 15 yaşında yumruk çalışmak isteyen
bir ergen,garip ergen,saçma ergen!!!
ALENGİR:Kum torbası mı?
ÇAĞLA:He kum torbası!
ALENGİR:Kum torbasını napıcan lan?
ÇAĞLA:Ne biliyim yumruk felan çalışırız!
...kız kardeşim 15 yaşında yumruk çalışmak isteyen
bir ergen,garip ergen,saçma ergen!!!
JAMES BOND-QUANTUM OF SOLACE
James Bond serisinin 22. filmi JAMES BOND-QUANTUM OF SOLACE geçtiğimiz hafta sonu Amerika da vizyona girmiş,ilk gününde yakaladığı 27 milyon dolarlık hasılatıyla tüm Bond filmleri arasında 1. sıraya oturmuş,bu filmin bir diğer özelliği ise serinin ilk düet soundtrack ı olması,The White Stripes in solisti Jack White tarafından yazılan şarkı,Jack White Alice Keys ortak kaydıdır videosu da na şu yukardadır!!
18 Kasım 2008 Salı
İVAN DRAGO(Dolph Lundgren)
Ne güzel abimizdin sen,Apollo yu da fena yamultmuştun hani,filmlerde hep iri kıyım rusları canlandırırdın ama aslında öz be öz İsveç çocuğuydun,ne yapıyorsun şu aralar diye meraklandım baktım şöyle,bir başka efsane jean claude van damme la Universal Soldier III: A New Beginning i çekiyormuşsunuz,2009 imiş vizyon tarihi,ne güzel olucak eski iki dostu tekrar bir arada görmek,merakle bekliyoruz seni rus görünümlü isveç li!
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)